Bu Blogda Ara

27 Şubat 2022 Pazar

Sofie'nin Dünyası - Jostein Gaarder

15. yaşgününü kutlamaya hazırlanan Sofie, posta kutusunda ''Kimsin sen?'' yazılı bir kağıt bulur. Bu soruyu, diğer sorular ve günümüze kadar uzanan bir felsefe kursu takip eder. Kitap tam bir felsefe dersi. Çok eskilerden bildiğim bu kitabın içeriğinin felsefe yoğunluklu olduğunu biliyordum ama hep bana uzak gelmişti nedense. Bir de sanki çocuk kitabı sanmışlığım da vardı. Ancak 50 yaşında felsefe bölümünü bitirmiş bir okur olarak bu kitabı okumak bana fazlasıyla değişik geldi. Felsefeyi öğrenmekten korkan, filozofların düşüncelerini ve çok anılan bazı felsefi terimleri  öğrenmek isteyenler mutlaka bu kitabı okusunlar. Ben çok beğendim. Antik çağ filozofları, orta çağ ve yakın çağ filozofları Sofie'nin meçhul birinden aldığı mektuplar ve sohbetleri ile çok güzel anlatılmış. Tam bir felsefeye başlangıç dersi olmuş. 

Öyle çok alıntı var ki. Hepsini yazsan ayrı bir kitap daha çıkar ortaya. Altını çizdiklerimin hepsi filozofların ve savundukları düşüncelerin birer özeti ve ders notu niteliğinde. Çok da anlaşılır bir çeviri olmuş ayrıca. 

  "Ksenofanes, insanlar tanrıları kendilerine bakarak yarattı, diyorlardı.

"Rasyonalizm Platon'un hem genel felsefesini hem de devlet felsefesini belirlemiştir. İyi bir devletin kurulabilmesi için bu devletin akıl tarafından yönetiliyor olması şarttır. Kafa nasıl bedeni yönetiyorsa, toplumu da filozoflar yönetmelidir."

"İnsan ruhunda bulunan şeyler, doğadaki varlıkların bir yansımasıdır. der Aristoteles."

"Demokrasi de cahil kitlelerin egemen olduğu bir yönetim biçimine dönüşebilme tehlikesini barındırır."

"  'Vicdan diye kastettiğimiz nedir? Sence bütün insanlar aynı vicdana mı sahiptir?' Bu konuda epeyce konuşmuşlardı derste. Sofie şunları yazdı: 'Vicdan diye kastettiğimiz, insanın haklı ve haksız olan karşısında tepki gösterme yetisidir.' "

"Kendini dinlemeye gelenleri sütunlu bir yolda topluyordu Zenon. Stoacılık adı da, Yunanca 'sütunlu yol' demek olan stoa sözcüğünden gelmedir. "

"Epikuros da 'Ölüm bizi ilgilendirmez' diyordu. 'Var olduğumuz sürece ölüm ortada yoktur; ölüm geldiği anda da biz artık yokuz.' "

"Agustinus'a göre bütün insanlık ilk günahın yükünü taşır. Ama Tanrı yine de bazı insanların bu sonsuz lanette kurtulmasına karar vermiştir."

"..Ama işte tam da bu noktada Augustinus insanın Tanrı'yı eleştşrme hakkı bulunmadığını söylüyor. Pavlus'un Romalılara mektubunda yazdığı bir şeyi anlatıyor:

       - "Evet sevgili insan, sen kimsin ki Tanrı'yla çekişmeye kalkışıyorsun. Hiç eser kendisini yapan ustayla beni niçin yapıyorsun diye konuşur mu? Aynı topraktan bir çanağı güzel, bir diğerini değersiz yapmak çömlekçinin elinde değil midir?"

 "Barok dönemin tipik bir sloganı vardı: 'carpe diem'. Yani 'gününü gün et!' Yine çok söylenen bir başka Latince söz de şuydu: 'memento mori.' Bunun anlamı da "öleceğini unutma!"

"Ama eğer şüphe ediyorsa, düşünüyor olmalıydı aynı zamanda ve eğer düşünüyorsa, düşünen bir varlık olduğu da kesinde. Ya da kendi deyişiyle: 'cogito, ergo sum' " Düşünüyorum, demek ki varım"

"Spinoza'ya göre Tanrı dünyayı bir kez yaratıp sonra da yarattığı şeyin yanıbaşında duran biri değildir. Hayır, Tanrı dünyanın kendisidir. Bazen bunu biraz daha farklı ifade eder Spinoza. Dünyanın bir Tanrı olduğunu vurgular."