Bu Blogda Ara

8 Mart 2024 Cuma

Kurtuluş Savaşı Destanı - Orhan Asena

Çok şiir sevmem ama Kurtuluş Savaşını bir destan tadında nutuktan alıntılar eşliğinde çok güzel anlatmış şair. Zevkle okudum. 

"Bu kent böyle kara, benim değil,
Gördüm;bir can telaşında torunlarım,
bu halk böyle yılgın, benim değil,
Gördüm: bir iğrenç pazarlıkta tahtımdaki
bu döl böyle çirkin, benim değil."

"Ve bir adam, gözleri kapkara sularında Boğazın,
Kapkara suların üstünde kapkara gemiler... 'Bunlar geldikleri gibi gidecekler' "

"Çok şeyler yapılabilir bu halkla.
Yeter ki dilince söylensin her bir şey,
yeter ki içten söylensin, erkekçe söylensin.
Yeter ki söyleyen Mustafa Kemal olsun."

"Yörük Ali bir fırtınaydı dağlarda
mekansız.
Adı kimi yüreklerde umut, kimi yüreklerde korku."

"Aydın Yunan elinde tutsak,
Yunan korkunun,
Korku mu zalim, Yunan mı bilinmez."

"  'Doğa çok cimridir demiştir' Lloyd George. Daha sonra,
"Deha yaratmada çok cimri
Yüzyılda yaratır birini,
Onu da nereye atacağı belli olmaz.
Sıra Türklerdeymiş"
Böyle açıklamıştı Anadolu yenilgisini,
kendisini savunurken Lordlar Kamarasında
Ancak bir dahiye yenilmeyi
kendine yakıştırabilir br Loyd Corc. "

"Sen Atatürk, ölümsüzsün,
her canda her ruhta sen
Seninle varız, var olacağız.
seninle diriyiz, seninle esen
Başladık sürdüreceğiz."

"Atatürk durmuş mu ki sen durasın?
Atatürk susmuş mu ki, sen susasın?
Atatürk ölmüş mü ki sen ölesin?"

Yüzyılın Kitabı - Sinan Meydan

İkinci Abdulhamit'ten, Atatürk'ün ölümüne değin  kronolojik olarak,  Sözcü gazetesindeki yazılarını derleyip düzenleyerek  kitap halinde bizlere sunmuş yazar, diğer kitaplarıyla farkı görsellerle desteklenmiş. Atatürk dönemi ve sonrasında yaşananları değişik bir gözle öğrendiğim bir kitap oldu.

Osmanlı’nın 1880’lerdeki, Cumhuriyet’in 1950’lerdeki “bağımlılığını” bilmeden, Atatürk’ün “tam bağımsızlık” mücadelesi kavranamaz. 1876 ve 1924 anayasalarını bilmeden bugünkü Başkanlık Anayasası’nın Türkiye’yi nereye götüreceği kestirilemez. Osmanlı’da dinsel hukuku, Mecelle’yi ve 1917 Aile Kanunnamesi’ni bilmeden bugünkü “müftülük nikâhı”nın amacı bilinemez. I. Dünya Savaşı’nı, İzmir’in işgalini, Atatürk’ün Anadolu’ya geçişini, Amasya Genelgesi’ni, Sivas Kongresi’ni, TBMM’nin açılmasını, Sakarya Savaşı’nı, Büyük Taarruz’u, Anadolu’daki Yunan zulmünü, İzmir’in ve İstanbul’un kurtuluşunu bilmeden; Vahdettin’i, Damat Ferit’i, Rıfat Börekçi’yi, Abdurrahman Kâmil Efendi’yi tanımadan Milli Mücadele anlaşılamaz. Said-i Nursi’yi tanımadan FETÖ anlaşılamaz. Misuri Zırhlısı’nı, Kore Savaşı’nı, NATO’ya üyeliği, 6. Filo’yu, Kanlı Pazar’ı bilmeden Türkiye’de “Amerikancılık” bilinemez. Lozan’ın önemini kavramak için sadece Lozan’ı bilmek yetmez, önce Sevr’i bilmek gerekir; o da yetmez, 1950’lerde ABD ile imzalanan ikili antlaşmaları bilmek gerekir. Atatürk’ün önemini kavramak için sadece Atatürk’ü tanımak yetmez, Atatürk’ten önceki ve sonraki asker-sivil liderleri; II. Abdülhamit’i, Enver Paşa’yı, Vahdettin’i, İsmet İnönü’yü, Adnan Menderes’i de az çok tanımak gerekir. Atatürk’ü tanımak için Anatürk’ü, Zübeyde Hanım’ı tanımak gerekir.
İşte “Yüzyılın Kitabı ”nda bunlar ve daha fazlası var. “Yüzyılın Kitabı ”, bugün yaşadığımız güncel olayların, 1860’lardan 1960’lara uzanan tarihsel arka planlarını anlatıyor, böylece tarihle bugüne ışık tutuyor. “Yüzyılın Kitabı ”nı okuyunca karşınıza “Yüzyılın Lideri ”, yani Atatürk çıkıyor.

Bu kitabı okurken zaman zaman öfkelenecek, zaman zaman duygulanacak ve büyük bir bölümünde de yaşadığınız bu toprakları yeniden vatan yapan, laik, demokratik ve tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'ni ne zorluklarla, mücadeleyle kuran, yaratan Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile gurur duyacaksınız....

Kitaptan alıntılarıma gelince:
"14 Aralık 1953'de Demokrat Parti "CHP'nin Haksız Kazançlarının İadesi Hakkında Kanun Teklifini" Meclise geitrdi. Aynı gün kabul edilen 6195 sayılı Kanunla CHP'nin tüm mallarına el konuldu. Ancak CHP'nin haksız kazançla suçlanması için sağlam bir gerekçe yoktu. Bu kanunla Atatürk'ün vasiyeti de iptal edildi. Bu kanunun uygulanmasıyla vasiyetteki kurumlara (TDK, TTK) ve Atatürk'ün yakınlarına artık ödeme yapılmayacağı belirtildi."

"Bugünü doğru anlamanın biricik yolu düne, tarihe bakmaktır. Ancak "düne" şaşı bakanların "bugünü" net görmeleri mümkün değildir."

Kılıç Ali’nin aktardığına göre Atatürk, 1930’da şöyle demişti: “Dinden maddi çıkar elde edenler iğrenç kimselerdir. İşte biz bu duruma karşıyız ve buna izin vermiyoruz. Bu gibi din ticareti yapan insanlar, saf ve masum halkımızı aldatmışlardır. Bizim ve sizin asıl mücadele edeceğimiz ve ettiğimiz bu kimselerdir. ”

"Görülen o ki; Dün, Yunan vatandaşı sarraf-banker Yorgo Zarifi vardı, bugün İran asıllı işadamı Reza Zarrab var! Dahası, II. Abdülhamit de servetinin çoğunu yabancı bankalardı saklıyordu... Siz hâlâ bu ülkede tarihin tekerrür etmediğini mi düşünüyorsunuz? O zaman bir daha düşünün!"

"Padişah Vahdettin sakalsızdı. “Ben büyük ceddim Yavuz Sultan gibi sakal bırakmayacağım, çünkü sakalımı kimsenin eline vermek niyetinde değilim ” diyordu. Vahdettin, evet, belki sakalını kimseye kaptırmadı, ama bütün ruhunu İngilizlere ve İngilizci Damat Ferit’e kaptırdı."