Bu Blogda Ara

26 Aralık 2021 Pazar

Saatleri Ayarlama Enstitüsü - Ahmet Hamdi Tanpınar

Daha önce başlamıştım ama devam edememiştim nedense. Bu kez başladım ve bitirdi. Evet öncelikle bir başyapıt olduğunu kabul edeyim. Yazarının adı bile okunmaya değer olduğunu gösteren bir roman. Türk insanının doğu batı arasında kalmışlığının öyküsünün konu edildiği romanda, 
 romanın başkarakteri ve anlatıcısı olan Hayri İrdal’ın hayatını temel alarak Türk toplumunun değişimler karşısındaki tutumunu anlatmaktadır. Hayri İrdal ile birlikte ikinci önemli kişi Halit Ayarcı'dır. Karakteri çok olan romanları sevmediğim için bu kalabalık karakter ordusu beni romandan uzaklaştırdı gerçekçi olmam gerekirse. Dergah yayınlarından okuduğum roman belki de dil itibariyle de akıcı gelmedi bana nedense. Ama okunması gerekli Türk klasiklerindendir. Okumayı seviyorum diyenin mutlaka okudum demesi gereken kitaplardandır.

Alıntılarıma gelince onlar da şöyle:

"Öteden beri Cenab-ı Hakkın insanlara bu hayatı yazmak için değil, iyi kötü yaşamak için bahşettiğine inananlardanım. Zaten yazılmış şekli mevcuttur. Nezd-i İlahi'deki nüshasından, kaderimizden bahsediyorum."

"Diyebilirim ki bizzat iyilik dahi, ancak ceza görmesi ve ayıplanması icap eden bir kötülüğün bulunmasıyla kabildir."

"Bazen düşünürüm, ne kadar garip varlıklarız? Hepimiz ömrümüzün kısalığından şikayet ederiz; fakat gün denen şeyi bir an evvel ve farkına varmadan harcamak için neler yapmayız?"

"Zaten saatle insanı birbirinden pek ayırmazdı. Sık sık ' Cenab-ı Hak insanı kendi sureti üzere yarattı; insan da saati  kendine benzer icat etti...' derdi"

"Saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır...Bu da gösterir ki, zaman ve mekan, insanla mevcuttur!"

"Emine'nin ölümüyle son tutunduğum dal da kopmuş gibi büsbütün boşlukta kaldım. Kaybettiğim şey benim için o kadar büyüktü ki ilk önceleri bunu bir türlü anlayamadım. Ne de hayatımdaki neticesini ölçebildim. Sadece içimde simsiyah ve çok ağır bir şeyle dolaştım durdum. Sonra bu haraplığa daha başka bir duygu, bir çeşit kurtuluş duygusu karıştı. Bir baskıdan kurtulmuştum. Artık Emine bir daha ölemezdi, hatta hastalanamazdı da. Orada zihnimin bir köşesinde olduğu gibi kalacaktı. Hayatımda bir çok şeyler daha beni korkutabilir, başıma türlü felaketler gelebilirdi. Fakat en müthişi, onu kaybetmek ihtimali ve bunun korkusu artık yoktu. Her an onun hastalığının arasından etrafa bakmayacak, o azapla yaşamayacaktım. Korku içimden doğru kabarıp büyümeyecek, dört yanımı kaplamayacaktı."

"Kordonsuz saat, yularsız hayvan, nikahsız kadın gibidir. Saatini seven evvela bir kordonla kendisine bağlar." 

12 Aralık 2021 Pazar

Kendime Düşünceler - Marcus Aurelius

"Stoacı İmparator", "Filozof İmparator" gibi sıfatlarla anılan Marcus Aurelius'un 169 sonları 170 başlarında Tuna Nehri boylarındaki Germen ve Marcomanni kavimleri üzerine çıktığı seferde yazmaya başladığı ve içselleştirdiği, kendisine yöne veren düşünceleri dışa vurduğu bir eser olan "Kendime Düşünceler" Stoacı düşüncenin en tanınmış eserlerinden biridir. Özellikle Roma stoası açısından büyük öneme sahiptir. 
Eserde imparatorun, Stoacılara farz bilinen şeyleri yapmadığına yönelik özeleştirileriyle dolaylı yoldan karşılaşırız. Kimi zaman da dolaylı aktarımla tavsiyelerini ve kendi düşünce yapısını görürüz. Kendinden çok sonraki kuşaklara, kilise düşünürlerine ve Rönesans'a da temel olacak bu metin, Stoa felsefesinin anlaşılması açısından günümüzde de çok değerli bir kaynak sayılmaktadır. 
Marcus Aurelius eserinde bazen tek cümlelik ifadeler, bazen de uzun paragraflar kullanır; bir imparatorun ağzından yazmak yerine sıradan bir yurttaş gibi yazar. (Çevirmen Y.Emre Ceren'in sunuşundan)

Peki nedir Stoa ve stoacılık? Kısaca söylemek gerekirse, stoacılar için insanın temel amacı mutluluktur. Mutluluğa ulaşmak içinse doğaya uygun yaşamak gerekir.

Kitaptan alıntılarım ya da altını çizdiğim düşünceler ise şunlar:

"Ve aldığın nefesin de ne olduğuna bak: Her zaman aynı olmayan, fakat her fırsatta dışarı çıkarttığın ve yeniden içine çektiğin havadan ibaret."

"Hataları oldukça geniş bir şekilde mukayese etmiş Theophrastos (Peripetik okulda, Aristoteles'in ardılı ve öğrencisi olarak bilinen filozof) bilgelikle yaptığı değerlendirmesinde arzular yüzünden yapılan hataların, öfke yüzünden yapılanlardan daha ağır olduğunu söyler. Çünkü öfkelenen birisi üzüntüyle ve bilinçsiz bir vicdan azabıyla düşünceden sapmış görünür. Fakat arzular yüzünden yanlış yola sapan birisi, yaptığı hatalarda zevk ve tutkunun kölesi olmuş, daha iradesiz ve daha kadınsı biri gibi görünür."

"Yaşayacak on bin yılın varmış gibi davranma. Kaderin başının üzerine asılı. Yaşadığın sürece mümkün olduğunca iyi ol."

"Ey dünya, seninle uyumlu olan her şey benimle de uyumludur. Senin için zamanında olan şey, benim için erken veya geç değildir. Ey doğa, mevsimlerden gelen her şey meyvedir bana. Her şey senden gelir
 her şey sende var olur, her şey sana döner."

"Epiktetos'un dediği gibi, Bir cesedi sırtlanmış ufacık bir ruhsun sen" 

"Zamanın bir anını bile doğaya uygun geçir ve memnuniyetle ayrıl yaşamdan; tıpkı onu yaratan toprağa ve yetiştiren ağaca şükranlarını sunmak için olgunlaşınca yere düşen bir zeytin tanesi gibi."

"Sabahları kalkmayı canın istemedikçe şunu hatırla: 'İnsanlık görevi için kalkıyorum' Eğer bunun için doğduysam, bunun için dünyaya gönderildiysem neden huysuzlanıyorum? Çarşaflara örtülere sarılıp kendimi ısırayım diye mi yaratıldım?" 

"Çünkü ölmek de yaşamdaki bir eylemdir. Bu yüzden de 'şu andan en iyi şekilde yararlanmamız' yeterlidir."

"İntikam almanın en iyi yolu intikam alınacak kişiye benzememektir."

"Dünyada çok değerli olan tek bir şey vardır, gerçeğe ve adalete uygun yaşamak ve yalancılara, merhametsizlere bile böyle yaklaşmak."

"Fikirler kendileriyle uyumlu olan düşünceler yok edilmeden nasıl ölebilir? Fakat onları canlandırmak, yeniden harlamak senin elindedir."

"Şimdi gördüğün her şeyi, evreni yöneten doğa dönüştürecek; bir varlıktan diğer varlıkları ve onlardan da diğerlerini yaratacak, sırf dünya genç kalsın diye."

"Ölüm üstüne: Eğer atomlardan meydana gelmişsek, ayrışmadır ölüm; bir bütünü oluşturuyorsak yok olma veya göç."

"Ölmüş gibi, yaşamın şimdiye kadarmış gibi, kalan günlerini doğaya uygun yaşamalısın."

"İnsanlıktan uzak olanlara karşı, onların insanlara karşı hissettikleri duyguları asla hissetme."

"İnsana, insana özgü olan işler yapmak keyif verir. İnsana özgü işlerse kendi türünden olanlara iyi davranmak, duyguların esiri olmamak, iyiyi ayırt edebilmek, evrenin doğasına ve ona uygun gerçekleşenler üzerine düşünmektir."

"Eşinin karnındaki bebeğinin çıkmasını nasıl bekliyorsan, aciz ruhunun beden denen zardan kurtulacağı anı da öyle bekle."