Dostluklar ve seneler gönül aynasına doğru yakılan birer mum ışığı gibidir. Her yeni mum başka aynaları karartmak şöyle dursun, onları daha da aydınlatır. Yeter ki, sevmeler ve dostluklar bencillik adına olmasın. Her yeni dostla, her yeni misafirle gönüller daha da genişler, cennetten bir köşe olur.
Ama kıskançlığın kıskacındaki gönüller için aynı şey söylenemez. Hem fakir, hem korkak, hem de çorak ülkelerdir onlar. Sevmekten korkan, sevdiğinde sahiplenen, sahiplenirken fakirleşen ve fakirleştiren, sevdiği şeyi bakışıyla donuklaştıran gönüllerdir onlar.
Evet, kıskanmak sevmenin parçasıdır. Seven kıskanır da. Ama dikkat! Kıskanmak sevmenin bir parçasıdır, sevmek kıskanmanın parçası değil. Ne zaman ki, kıskançlık sevginin önüne geçer ve onu kaplar, o zaman kıskançlık gönül darlığına dönüşür.
Bu türlü kıskançlık sevme korkaklığıdır. Sevmeyi bencilliğine âlet etmektir. Sevdiğini sözde sevgisiyle kuşatırken, aslında fakir ve çorak bırakmaktır. Kıskançlığı sevgisini boğan kişi, sevdiğine cennet değil cehennem sunar. Kendi gönül darlığıyla sevdiğini de daraltır.
Cennet’e her yeni kişi geldiğinde, Cennet ehli o kişiye merhaba dermiş. “Ne iyi ettin de geldin, buyur gel, cennet seni de içine alacak kadar geniş. Sana da yer var!”
Ama cehennemdekiler, her yeni gelen kişiyle daha bir sıkılır ve kızarmış. “Zaten yerimiz daracıktı, bir de sen geldin, daha da rahatsız olacağız!”
Sormalı değil miyiz, cenneti cennet yapan cennetliklerin geniş yürekleri değil midir bir bakıma? Yüreği kıskançlıkla daralmış biri cennete koyulsa bile, orasını da kıskanmaz mıydı? Yeni gelenlere yüzünü buruşturmaz mıydı?
Herbirimiz bu dünyadayken cennetimizi de kuruyoruz. Saraylarımızı ve sohbet arkadaşlarımızı buradan götürüyoruz. Dostlarımız cennetimizin tuğlaları, sevgilerimiz o cennet saraylarımızın bahçeleri…
"Sadece ben" veya "sadece sen ve ben" türünden bir bakış, cenneti değil cehennemi haber veriyor.
O zaman soralım kendimize. Gönül meclisimize yeni dostlar katmaya ne kadar hazırız? Sevgilerimize rakip olabileceğinden korksak bile bir sevmenin başka bir sevmeye engel olamayacağını itirafa ne kadar cesaretliyiz?
Sevgimiz sevdiklerimize cennet bahçesindeni serin esintiler mi taşıyor, yoksa cehennem sıcaklarından bunaltıcı rüzgarlar mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder