Hasan Ali Toptaş'ın Gölgesizler
kitabını okumaya niyetlenirken öncelikle son çıkanı okumalıyım kararı vererek
"Kuşlar Yasına Gider" adlı romanını okumaya başladım. Bizim bölgelere
yakın sayılabilecek, daha önce bir vesileyle 3-4 ay kadar çalışmış olduğum Çal,
Çivril, Baklan Ovası civarlarında kahramanımızın anne babasının ve
akrabalarının yaşadığı bir köy ile kahramanımızın yaşadığı Ankara
arasında geçen gidip gelmeler, Müthiş bir baba sevgisi ve babaya verilen önem,
köy hayatı, yaşlı köy insanlarının gözünden dünya, hangi yaşta olursa olsun
eğilip bükülmeyen, oğluna yük olmak istemeyen bir babanın anlatıldığı, yerel
ağızların ustalıkla kullanıldığı, Ankara Denizli arası yolculukların
uzamasını ve sık tekrarını saymazsak sıkmayan bir roman olmuş. Romanın
anlatıcısının ismi hiç geçmediğinden sanki romanın kahramanı yazarın kendisi
imiş gibi bir his uyandırdı bende.Kendi doğduğu büyüdüğü yerlerin anlatıldığı
da düşünülürse.Kimbilir belki de öyledir. Romanla bütünleşen rüya ile gerçek
arasında gidip gelmeler var.Dediğim gibi kitapta ustalıkla kullanılan
bazılarını anladığım bazılarını tahmin ettiği bazılarını ise hiç anlamadığım
kelimeler oldu.Ben de bunları sizin için araştırdım.
İşte kitapta geçen bazıları yerel
sözcükler.Anlamları şöyle:
Kesek:sabanın,
belin ya da çapanın topraktan kaldırdığı iri parça.
Evlek:tarlanın,
sürmek ve tohum ekmek için saban iziyle bölünen küçük parçalarından her biri.
Ağartı:karanlıkta
uzaktan güçlükle seçilebilen, belli belirsiz bir aklık.
Yel yepelek:Rüzgar
gibi,çabucak
Omça:üzüm
asmasının kütüğü.
Dastar yarımına benzeyen bez:Kilimi
andıran ipten dokunmuş yaygı
Hembembe sekmek:Avarelik
etmek, boş gezmek
Sokurdanmak: Söylenmek,
homurdanmak, gönülsüz iş görmek.
Dalöğle:Tam
öğle vakti
Tavsamak:eski
gücünü, hızını yitirmek, tavı geçmek, yavaşlamak, gevşemek.
Yedmek:bir
hayvanı ya da bir şeyi bir ipe bağlayıp çekerek arkasında götürmek, yedeğinde
götürmek.
Göynümek:(insan)
yanacak derecede ısınmak.(kumaş için) ateş karşısında kalarak hafifçe sararmak,
renk değiştirmek
Bürgü: Oyalı
Başörtüsü
İpil ipil:Pırıl
pırıl parıldayarak
Yepmek: Sıvaszlamak,
okşamak
Çeki:Baş
örtüsü tülbent
Hıyallamak:Farkına
varmak
Kitaptan Alıntı bölümümüzde neler
var:
-Büyük ihtiyaçlanın küçüldüğü ,küçük
ihtiyaçların büyüdüğü döneme yaşlılık diyorlar..
-Babalar,alınlarımıza yazılmış
yalnızlıklardır.
-"Zaten o yıllarda burnumuzun
ucunda gezinen bir mazot kokusuydu babam, kulağımızda çınlayan uzak bir motor
sesiydi ve az evvel dediğim gibi, gitti mi gelmek bilmezdi bir türlü."
-Bir vakit ikimiz de sustuk.Neden
sustuğumuzu bilmiyorum ama o an telefondaki sessizlik ikimizden doğmuyormuş
gibi geldi bana.Sessizlik kılığına bürünmüş başka bir şey vardı sanki,
aramızda, öylece duruyordu.
-Çünkü diye devam etti babam; hırs
atına binenler, çoğu kez ne vakit düştüklerini anlayamazlar.O şahıs Allah vere
de çoluk çocuğunun üstüne düşmese.
-Demek seni gözünün içine baka baka
aldattı ha, dedi bana dönerek yeniden; bir şey söyleyeyim mi, sana da zaten
aldatılmak yakışırdı oğlum.
Kitabı okuyup bitirdikten sonra belki
de kitabın adı "Beyaz At Yasına Gider" de olabilirmiş diye düşündürdü.Neyse
siz iyisi mi okuyun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder