"Haberlerde neredeyse her şehirden gelen ölüm haberleri, polisin yakaladığı kötü adamlar, kötü adamların yardım eden iyi insanlar, üniversitedeki ağabeylerin birbirleriyle bir türlü neden patlak verdiğini anlayamadığımız kavgaları olurdu. Bizim gibi ya da bizden sonraki nesiller gibi değillermiş onlar, kavgaları belliymiş. Baskıcı devlete, faşizme, düşüncenin katline, sermayenin sömürüsüne, ülkelerin mandasına itirazları varmış. Cesur ve gözü pek gençlermiş onlar. Ben bizim kuşağa da sonrakilere de tanım koyamıyorum. Sahi, tutkumuz ne bizim? Uğruna güneşler doğuracağımız bir idealimiz yok mu? Miras devraldığımız bir kavgamız yok mu?"
"Kimseyle hiçbir konuda yarış halinde değilim. Kimseden akıllı, kimseden güzel ya da kimseden iyi olma gibi bir iddiam yok. Kimse için 'en' değilim, 'daha' değilim. Bu devasa iddiasızlığın verdiği özgürlüğün hastasıyım...
Gençsin ama bu gençliği hissedemiyorsun.Umutlarını çalıyorlar çaresizce seyrediyorsun.
Yükselmek istiyorsanız, ahlaklı yükseleceksiniz. Gözünüz her daim aşağıda olacak, arada bir yukarı bakmayı da ihmal etmeyin. Aşağıdan koparsanız yukarıda hem yalnız hem de güçsüz kalırsınız.
"Beni öldürmeyen şey daha güçlü kılar" diyor ya hani Friedrich Nietzsche, aklımızı uykuya yatırdığımız ve olan bitene sessiz kalarak kurtarıcı bekledoğimiz sürece daha çok çığlık atacağız."
Nelson Mandela ruhu lazım bize: “Özgürlük için gökyüzünü satın almanıza gerek yok. Ruhunuzu satmayın yeter.”
Özgür değiliz hiçbirimiz.İhtiyaçlarımız,ilgilerimiz,beklentilerimiz,kurduğumuz hayaller,deneyimlerimiz,dünya görüşümüz,kültürümüz,aldığımız eğitim, hiçbiri şu andaki sistemin umurunda değil.
"Faydacı, çıkarcı kurnazlar yüzünden ne yaparsan yap dikiş tutturmanız zor. Üstüne üstlük herkes birbirini jurnalliyor, güçlü alttakini ezmek için ahlaksızca yarışıyor. Güven duymayan gençler de yurt dışının yolunu tutuyor, kurtuluşu Türkiye'yi terk etmekte buluyor. Ne yapsın? Haklı."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder