Bu Blogda Ara

8 Eylül 2023 Cuma

Foks'un Gözünden Gazi Mustafa Kemal - Teoman Akünal

"Yatak odasından dost meclislerine, yurt gezilerinden önemli toplantılara kadar her an her yerde..
Atatürk'ün can yoldaşı, sevgili köpeği Foks bugün de Anıtkabir'de onun yanı başında...
Foks'un gözünden çok partili rejim arayışının yaşandığı ilginç dönem ilginç olaylar, ilginç kişiler..."

"Foks Atatürk'ün son köpeğinin adıdır. Birkaç yıl eski ve yeni köşkte rahmetli lideri eğlendirdiydi. Foks'u kendisine hediye etmişlerdi. Bilardo oynarken masanın üstüne çıkar, bilyeleri yere yuvarlayıp oynar, Atatürk de bu şımarıklığa gülerdi. Törenlerde Foks Atatürk'ün ayağı dibinde dururdu. Galiba Ülkü kadar onun da çıkmış resimleri vardır." diyor kitabın arka kapağında Falih Rıfkı Atay. 
Ülkenin kurtuluş mücadelesi, cumhuriyetin ilanı ve sonrası, dönemin önemli olayları Atatürk'ün son köpeği Foks'un gözünden anlatılmış. Aslında Atatürk'ün başka köpekleri de olmuş ancak Foks hepsine sözcülük etmiş. Çünkü bazı zaman ve mekanlar Foks'un olmadığı dönemlere rast geliyor. Teoman Akünal güzel bir araştırmayı değişik bir biçimde sunmuş.Cumhuriyetin ilk yılları ve sonrasında başkent Ankara'nın değişimi ve gelişimi, o günlerin garip şehrinin nasıl yavaş yavaş değiştiği ve geliştiği, Atatürk'ün meşhur sofrasının konukları ve onlarla olan anılar çok güzel anlatılmış. Güzel bir kitap.  

Foks'un bana göre gereksiz bir yere uyutulmuş olması da yürekleri burkan bir detay:
"Köpek, Efendisini taparcasına sever. O'na beslediği duygunun adı "bağlılıktır." Ben de Atatürk'e taparcasına bağlıydım. O'nun gerçek dostlarının bir kısmıyla ortak bir yazgımız oldu. Benim gibi, onların bir kısmı da Atatürk'ün çevresinden uzaklaştırıldılar. Buna rağmen ne onların, ne de benim Ulu Öndere ve Onun eserine duyduğumuz  hayranlık hiç eksilmedi; aksine daha da bilinçlendi ve bilendi.
Sahibimin "Fenalık yapmak için ısırmadı" diyerek beni korumak istemesine rağmen, bilgiçlik taslayan bazı işgüzarlar "Sahibini ısıran köpekten hayır gelmez" diyerek beni ilaçla uyuttular. Kapatıldığım odada etrafımı saran beyaz önlüklü adamların bedenime enjekte ettiği ilacın bana sağlık değil, sonsuz bir ayrılık getireceğini sezinleyip direnmeye çalıştım. Korunma içgüdüsüyle tüylerim diken diken oldu. Boğazım kurudu, bedenim kasıldı, sesim sonsuza dek kısıldı. O'nu benden korumak bahanesiyle, beni O'ndan sonsuza dek ayırdılar!."
"Bugün, bir düzine yılın ardından bilgelikle geriye baktığımda, O'nun yanında geçirdiğim yılların sadece benim değil, ülkenin de en güzel yılları olduğunu görüyorum!"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder