Bu Blogda Ara

Faust etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Faust etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Nisan 2020 Cumartesi

Faust - Goethe

Tiyatro oyunu şeklindeki eserde ruhunu Şeytana satarak onunla bir anlaşma yapan Faust'un hikayesi anlatılıyor. Biraz felsefi alt yapı gerektiriyor gibi. Yoksa okuması ve anlaması, anlamlandırması biraz zor bir kitap. Faust, Goethe' nin elli yılı aşkın bir emeğinin ürünü olan bir yapıt. Ruhsal özgürlüğe ulaşmanın maddi arzulardan sıyrılmak ve bencil olmamakla mümkün olabileceği fikrini işleyen yapıt yazarın sanatının doruk noktasıdır. Kitaptan çıkarılacak çok ders var. Bir yönüyle de okurken bir arınma hissedecek ve ruhunuzda yaşattığınız bazı gerçeklerle yüz yüze geleceksiniz.

Benim alıntılarım biraz farklı oldu. Kalıp cümleler değil çoğu benim hoşuma giden cümlelerden seçtim.

"Arı sevincin sadece şair için çiçek açtığı ve kalbimize bir bağış olan aşkın ve dostluğun Tanrı eliyle var edildiği o dingin gökyüzüne götür beni."    Ne güzel bir cümle

"..söz gönlünüzden doğmazsa, yürekleri birbirine bağlayamazsınız."

"Wagner: Ah, Tanrı'm, sanat uzun, ömür kısa."

"Keder, her yüreğin derinliğine işliyor ve orada gizli ıstıraplar yaratıyor. Tedirgince çırpınarak huzuru ve keyfi kaçırıyor. O sürekli yeni maskeler takınarak, kimi zaman mal mülk kadın ve çocuk, kimi zaman da ateş, su, hançer ve zehir biçiminde görünüyor."

"İlkyazın sevimli ve canlandırıcı bakışıyla dereler ve ırmaklar buzdan kurtulmuş, vadilerde bir umut mutluluğu filizleniyor. İhtiyar kış aciz, sarp dağlara çekilmiş. Yeşermeye başlayan vadilere, oradan, geçici, ölümcül, buz sağanakları gönderebiliyor. Ama güneş artık beyaza hoşgörü göstermiyor. Her tarafta yeni bir hayat filizleniyor. Güneş, çevreyi renklerle süslemek istiyor. Henüz kırlarda çiçek görünmüyorsa da, süslü insanlarla karşılaşılıyor."

"Faust Mephisto'ya: Beni kendime beğendirecek biçimde ikiyüzlü zevklerle ayartabilirsen, artık son günüm gelmiş olsun. bu konuda bahse tutuşurum...Ver elini o halde. Eğer o ana 'dur geçme, ne kadar güzelsin' diyecek olursam, beni artık zincirlere bağlayabilirsin. O zaman mahvolmaya razıyım. Artık ölüm çanlarım çalabilir. Sen de görevini bitirmiş olsun."

"Faust: Duyuyorsun işte, sevince değinildiği yok; kendimi esrimeye en fazla acı veren hazza, sevgi doyuran kine, güç veren üzüntüye adıyorum. Bilgi tutkusundan kurtulan yüreğin, artık gelecekte hiçbir acıya kapalı olmamalıdır. Tüm insanlığın yazgısını kendi içimde yaşamak istiyorum. Ruhumla, en yüce ve en derin şeyleri kavramak, insanlığın hazlarını ve acılarını bağrımda toplamak, kendi benliğimi onların  benliği haline getirmek, sonunda da onlar gini mahvolmak istiyorum."

"..çünkü nerde bir kavram yoksa, bir sözcük tam zamanında yardıma koşar."

"Mefisto: ..Elinizin gidemediği şey sizin için millerce ötede. Tutamadığınız şey, sizin için varolmamış gibi. Hesaplayamadığınız şey sizce gerçek değil. Tartamadığınız şeyin sizce bir ağırlığı yok. Ve sizin basmadığınız para sanıyorsunuz ki sahtedir."

"Mefisto:Büyük bir gizi gönülsüzlükle açıklıyorum. İnzivada tahtlarına oturmuş tanrıçalar vardır. Onlar için zaman ve mekan kavramı yoktur. Onlardan ancak, bir zorunluluk durumunda söz edilir: Anneler...Onlar siz ölümlülerce tanınmayan ve bizim de anmayı sevmediğimiz tanrıçalardır."