Yıllardır kendisinin şizofren olduğunu zanneden Vigo Ravel kafasının içinde sürekli duyduğu seslerin aslında sanrılar değil, başka insanların düşünceleri olduğunu öğrenince tüm hayatı altüst olur. Artık neyin gerçek neyin hayal mahsulü olduğu konusunda ipin ucu tamamen kaçmıştır."Memento" filminde hatırlamak için fotoğrafların üzerine notlar alan Leonard gibi Victor Ravel de aklından geçen düşünceleri küçük Moleskine defterlerine yazmaktadır. İnsanlığın koşar adım kendini yok ettiğine dair karamsar dünya görüşü Cezayir asıllı güzel Agnès´le karşılaşınca değişmeye başlar…
Bu tür romanları pek okuduğum ya da tercih ettiğim söylenemezdi. Kitaplığımın rafında bu türdeki romanları, yani gerilim türünde hiç okumadığımı fark ettim. Vakit geçirmek için okumaya başladım. Sıkmayan konusu ve kolay okunması nedeniyle elimden bırakamadım. Altını çizdiğim satırlar da aşağıda:
"Sık sık kütüphanelere kaçıyorum. Kitapların asla fikir değiştirmeme gibi özellikleri vardır. Bunu test edebilirsiniz. Onları tekrar tekrar okuyun aynı şeyi söylediklerini göreceksiniz. Değişen yalnızca bizim yorumlama şeklimizdir. Ama en azından onlardaki bu değişmezlik bana güven veriyor. En değişmez olanlarsa sözlükler. Şunu söyleyebilirim ki, sözlükler benim en iyi dostlarımdır."
"Şimdiki an diye bir şey yok. Bunun açıklaması zaten çok basit: an var olmayı bırakmadıkça var olamaz. Anın esas işlevi geçmek, bunu yapmadığı (geçmediği) sürece o yok demektir., o halde an var olmuyor. Şimdiki an diye bir şey yok. Her şey geçmiş zaman."
"Kafası kitap sayfalarının arasında kaybolmuş, düşünen bir heykelim ben Dik durmalı, devrilmemeliyim."
"İnsanın hiç anısı olmayınca kendinden bahsetmesi zor. Ortak bir hikayeyi paylaşmayınca birisiyle aşk yaşaması da çok zor."
"Bu arada romanda sıkça bahsedilen "Moleskin Defteri" İki yüzyıldan beri üretilen siyah vinil kapaklı, sarı yapraklı, sade, küçük defter. Van Gogh, Ernest Hemingway gibi ünlüler kullandığı için çok tanınmış.ç.n"
"Buradan başkalarının ölmesinden mutlu oluyormuşuz anlamı çıkmasın, ama bilanço ağırlaştıkça, istisnai bir durumla karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz. Sanırım, bize dokunmayan olayın sonuçları ne kadar ağırsa, kendimizi bir o kadar canlı hissetmemiz gerekiyor."
"İnsanı hayvandan ayıran sadece eklemli dil yetisi değil, aynı zamanda kendisi hakkında düşünebilmesi ve böylece sonunun bilincine varabilmesidir. Biz aslında bir tek şeyiz; ölmekte olan varlıklar. Siz, ben. Yavaş yavaş ölüyoruz."
"Asla yaşayamayacağınız bir şeye nasıl hazırlanabilirsiniz ki? Ben kendi ölümümü, başkalarınınkiyle benzerlikler kurarak düşünemiyorum, çünkü benim ölümüm eşsiz, paylaşılamaz ve ben onunla karşılaşacak tek kişiyim."