Bu Blogda Ara

Mavi Karanlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mavi Karanlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Mayıs 2024 Cumartesi

Mavi Karanlık - Vedat Türkali

Türkiye'nin yetmişli seksenli yıllarının karışık siyasi ortamını en güzel özetleyen kitaplar Vedat Türkali'nin kaleminden çıkıyor.  Mavi Karanlık da onlardan biri. 

Zaman: 12 Eylül 1980 Darbesi öncesinin minyatür, kaotik "iç savaş" yılları. Olayların eksenini, doktora öğrencisi Nergis'in ölümle tehdit edilen sevgilisi, fizik asistanı Korhan'ı ölümden kurtarmak için Bodrum'a getirilişi, orada eski sevgilisi Özgür'le karşılaşması oluşturuyor.

Bu kitapta da yazar, bizi  bir Türkiye gerçeği olan 12 Eylül 1980 askeri darbesi öncesindeki günlere götürüyor.  Bu kez Muğla'nın Bodrum-Gökova taraflarındayız. Darbe öncesi şiddetlenen olaylar ve tehditler ana karakterlerimizi bir nevi baba evi olan Ege kıyılarına atmasına sebep oluyor. Tabi gelinen yer Bodrum. Burası o dönem belki de birçok sözde aydın için kaçış yeri olmuş bir yer. Burada, ana karakterlerimiz birçok  meslekten insan kalabalığıyla beraber Türkiye’deki siyasi gelişmeler izleniyor. Aydın ile halk arasındaki çatışma, çelişki ve boşluklar kitabın ana çatışma noktası. Hatta, belki de kitabın ana fikrine giden çekirdek düşünceyi oluşturuyor diyebiliriz. 

Vedat Türkali kitaplarını seviyorum. Yanlı ya da yansız anlatımı nasıl olursa olsun okuması beni mutlu ediyor.

Alıntılar ise şöyle:

"Düşündüğünü söylemekten korkmaya başladı mı kişi, düşünmekten de korkmaya başlar."

"Kim büyük sanatçı olabilmişti başkaldırmadan?"

"Bu pis dünyaya nasıl dayanılır, güzel düşler de olmasa?"

''Kaplumbağa olacağım gene. Kabuğuma çekilip burnumun ucuyla gözetleyeceğim çevreyi. Buraya gelirken öyle dememiş miydim; niye döndüm? Dönmedim. İşte, söylüyorum gene. Yetti be. Bu pis, bu rezil, bu kanlı dünyada sevginin de yeri yok, sevecenliğin de. Hepsi bela kişinin başına. Seveceksen kendini sev!''

"Bir süre tek başıma kalıp içimdeki dağınıklığı gidermem gerek; onarılmaz biçimde yıkılıp dökülürse toparlayamam bir daha…"

"Yol hep yeniden başlıyor. Biten biziz. Bitmemek için savaştığımız kadar insanız. Ölüm, hemen bitiverenler içindir."