Bu Blogda Ara

Tanrı Görmüş Köpek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tanrı Görmüş Köpek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Mart 2022 Pazar

Tanrı Görmüş Köpek - Dino Buzzati

Kitap 22 öyküden oluşuyor. Bunlardan ikisi Yedi Kat ve Tanrı Görmüş Köpek.

Tanrı Görmüş Köpek öyküsündeki karakter, köpek Galeona, ikinci karakter ermiş Silvestro’dur. Her ne kadar kurgu onun çevresinde gelişse de fırıncı Defendente Sapori, üçüncü sıradadır.

Bir sabah Sapori, ekmekleri dağıtırken avluya bir köpek girer. Bekleşen dilencilerin arasından süzülerek, sepetten bir ekmek alıp yavaşça uzaklaşır. Bu iş her sabah tekrarlanınca, Defendente hırsız köpeği takip edip Silvestro ile karşılaşır; ondan çok etkilenir. Köyde ermişle karşılaşan ilk kişi olmak hoşuna gider. Sonrasında köpeğin ekmek almasına ses çıkarmaz. Dahası Galeona çevresindeyken, hırsızlık yapmaz; kötü konuşmaz.

Yıldızlı soğuk bir gece, daha öncekilere benzemeyen büyük beyaz ışıklar görününce, ermişi görmeye gelen Tanrı’nın ışığı olduğu ve dolayısıyla köpeğin de Tanrı’yı gördüğüne inanırlar. Galeona’ya saygıda kusur etmezler; o da köyün içinde muhtar gibi dolaşır; istediği yere girer çıkar; köpeği görünce saygılı, dürüst davranırlar. Bir önlerini iliklemedikleri kalır! O yakınlardayken küfür etmekten, birbirlerine kazıktan atmaktan çekinirler. Yıllardır kapalı olan kilise yeniden ilgi görür. Pazar ayinleri kalabalık olmaya başlar.

Sonunda önce ermiş Silvestro, ardından Galeona ölür. Birden Tis köyü halkında bir rahatlama olur. Geçmişte, Tanrı’nın varlığını yeniden mi hatırlamışlardı? Yoksa birbirlerinden etkilenip inanıyor gibi mi davranıyorlardı? Evet, Tanrı bozuntusu köpek artık yoktu. Ne olursa olsun, yıllar boyu edindikleri alışkanlıklardan artık vazgeçmeleri zordu. Pazar ayinleri bir sosyalleşme, bir eğlence olmuştu. Artık küfürler bile abartılı, kulak tırmalayıcı geliyordu. Ayrıca eskiye dönmek, bir utancın itirafı olmayacak mıydı? Bir köpeğe saygı göstermek için yaşama biçimlerini değiştirmişlerdi. Memleketin farklı yerlerinde yaşayan herkes kahkahalarla gülecekti.

"Defendente renk vermiyordu hiç. Ne kölelikti bu? Geceleri bile, nefes almak mümkün olmuyordu. Tanrının varlığı, istenmeyince, çekilir yük değildi! Ve Tanrı, nasılsa bir kerecik, belirsiz bir öykü, bir masal değildi, kilisede yanan mumlarla tüten günlük kokusu arasına sıkışıp kalmıyordu; Yok canım, her yere dalıp çıkıyordu, sanki bir köpek bir evden bir eve taşıyıp duruyordu Tanrıyı. Yaradanın bir nebzesi, içten gelme bir nefesi Galeone'nin vücuduna girmişti ve Galeone'nin gözleriyle görüyor, hüküm veriyor, her şeyi deftere kaydediyordu."

"İstemeyenler için, Tanrı'nın varlığı dayanılmaz bir yüktü."