Nisan ayında İzmir Kitap Fuarından aldığım Sina Akyol'un Düzyazdım adlı kitabı. Şiirleri ile öne çıkan Sina Akyol'un geçmiş yıllarda Öküz, Kitap-lık, Varlık vb. dergilerde yayınlanan düz yazılarından oluşuyor kitap. Birbirini takip etmeyen gündelik yazılar. Anılar, yaşadıkları. Akıcı bir dil. Kolay anlaşılır.Güzel bir kitap.
Kitabın önsözünde yani kendine göre adını verdiği "Girizgah" ında şöyle diyor;
"Bir yazımda -Evet, yazıyoruz.Seviyoruz çünkü yazmayı.İyi, güzel öyleyse devam edelim.Ama şunu da bilerek: Dünyanın en önemli işini eylemiyoruz. Mutlak surette yapılması gereken bir şey de değil yaptığımız.Öyleyse sakinleşelim.Çünkü şunu bilelim: Bir şair, bir yazar, sözgelimi bir doktor, bir hemşire, bir hastabakıcı kadar fayda sağlayamaz toplumsal hayata. demiştim hala da böyle diyorum diyor"
"Bir diyeceğim daha var: Noktalama işaretlerine getirilen kuralların ilgili kuruluşlarca dahi aşağı yukarı onar yılda bir değiştirildiği, dahası bunun ilan da edildiği şu tuhaf eğitim öğretim hayatımızda; hiçbir şeyin vazedilmemesi gerektiğine inanan bir kişi olmamdan dolayı, 'ilgili kuruluşlarca ' habire değiştirilerek dayatılan kurallar, asla bağlamadı beni. Tarif edilmiş ve çoğunluk tarafından benimsenmiş kurallara (verili kurallara) zerre kadar iltifat etmedim. Bırakalım şiiri, düz yazıda dahi kural dışı yaklaşımlar getirme ve noktalama imlerini kural dışı kullanma özgürlüğüm olduğuna samimiyetle inanıyorum" diyor. Ve ekliyor. "Özellikle de üslupçu bir yazarın, gerek yazının ezbere alınmış kuralları, gerekse noktalama imlerinin kullanılması konularında, gerçekten de sınırsız bir özgürlüğe sahip olması, hatta kendi kurallarını ve kendi noktalama imlerini üretmesi gerektiği kanısındayım.Çünkü yazı ancak böyle gelişir."
Sözünü ettiği özgürlüğü de okuyacağınız kitapta tepe bayır kullandığını belirtiyor.
Kitaptan alıntı kısmında ise şunlara yer veriyorum beğenerek;
"Emeklilik konusunu kafamda evirip çevirdiğim günlerdi."Sakın demişti Enver Ercan."Sakın ha, yoksa ölürsün"
Demiştim ki Enver'e : " Merak etme küt diye ölmem ben, okuyacağım dünya kadar kitap var....Muradım şuydu: Savaş ve barış'tan Suç ve Ceza'ya Devrim Öncesinden Budala'ya Karamazof Kardeşler'den, Yüzbaşının Kızına Küçük Köpekli Kadın'dan Babalar ve Oğullar'a bir koşu 'götürfüğüm' onca kitabı şimdiki 'akıllı' aklımla bir yeniden okuyacak, mümkün olursa bu 'yeniden okuma'ya Oblomov 'la başlayacak, olabildiğinde az yazacak..."
Kitaptan öğrendiğim yeni kelime ise "Dulda"
"...Ben de o yeşilliğin duldasına yayılıp ziyadesiyle sevineyim dedim.
"Dulda: yağmur, güneş, rüzgâr ve soğuğun etkisinden uzak, kuytu, korunaklı yer.
(soğuklarda) güneşin iyi ısıttığı, rüzgârsız duvar dibi.