"Temmuz 1922' de, 14 yaşındaki Elizabeth Evans Hughes ölümle pençeleşiyordu. Boyu 1.40 cm'nin biraz altında olmasına rağmen sadece 30 kilo ağırlığındaydı. Bir deri bir kemikti; karnı çölmüş, kalça kemikleri dışarı çıkmıştı. Cildi kuru ve pul puldu.; saçları incelmiş, kasları erimişti. Çok güçsüz olduğundan, ayakta durmaya zorlanıyor ve yürürken sıkıntı çekiyordu.
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrGsAV2Lx7sEQ6xZvKPlyfWa1yPJWxNjibFdMrBbzd02oGWkSTRaREGcDsdNwjAMbV5Qtx7WXGmkp0B5gtzOETEpXKvlbk1TAIhEzooVRdcbQNGBbLIx28htXlQqDOREqH_PJbQt07Okc/s400/9786055529772.png)
Bir diyabet hastası olarak bu kitabı okurken değişik duygular hissettim. Bu hastalığa bu çağda yakalandığıma mı şükretmeliyim yoksa insülinin keşfinden önce diyabet hastalarının çektiği sıkıntılara mı üzüleyim bilemiyorum. Zor bir hastalık diyabet ama çaresi var. İnsülin bulunmadan önce insanlar diyetle, aç kalarak yediklerini çıkararak şekeri dengede tutmaya çalışıyorlarmış. Parmaktan kan alarak şeker ölçmek falan yok tabi ki. İdrardan tespit edilen şekerin ölçümü de bir o kadar zor. Yine de çok şükür bu hastalık insülini keşfedenler sayesinde bizler için kabus olmaktan çıktı.
Elizabeth Evans Hughes Gossett, Nisan 1981'de öldü. Öldükten sonra yazılmak koşuluyla, hayat hikayesinin yayınlanmasına izin vermişti. Ne yazık ki diyabet konusunda yaşanan büyük gelişmeleri görecek kadar yaşamadı. Genetikçilerce sentetik yöntemlerle geliştirilen insan insülinine geçişi; kandaki şekeri sadece bir damla kanla kısa zamanda hassas bir şekilde ölçen taşınabilir küçük elektronik aletlerin bulunmasını; vücuda 24 saat boyunca gerektiği kadar insülin veren küçük insülin pompalarının geliştirildiğini, Langerhans adacıkları transplantasyonu (naklini) ve kök hücreden Langerhans adacıkları üretme olasılığının gündeme geldiğini görmedi.
Haline şükür etmeyenler ya da şükür etmek isteyenleri bu kitabı okumaya davet ediyorum.