Bu Blogda Ara

16 Temmuz 2019 Salı

Yaşama Savaşı - Caroline Cox

Yaşama Savaşı, Genç Bir Kız, Diyabet ve İnsülinin Keşfi. Şsmiyle ilgimi çeken bir kitap oldu. Arka kapaktaki açıklama şöyle:
"Temmuz 1922' de, 14 yaşındaki Elizabeth Evans Hughes ölümle pençeleşiyordu. Boyu 1.40 cm'nin biraz altında olmasına rağmen sadece 30 kilo ağırlığındaydı. Bir deri bir kemikti; karnı çölmüş, kalça kemikleri dışarı çıkmıştı. Cildi kuru ve pul puldu.; saçları incelmiş, kasları erimişti. Çok güçsüz olduğundan, ayakta durmaya zorlanıyor ve yürürken sıkıntı çekiyordu.
Bu kitapta Elizabeth'in diyabet ile mücadelesi ile insülinin keşfi anlatılıyor.
Bir diyabet hastası olarak bu kitabı okurken değişik duygular hissettim. Bu hastalığa bu çağda yakalandığıma mı şükretmeliyim yoksa insülinin keşfinden önce diyabet hastalarının çektiği sıkıntılara mı üzüleyim bilemiyorum. Zor bir hastalık diyabet ama çaresi var. İnsülin bulunmadan önce insanlar diyetle, aç kalarak yediklerini çıkararak şekeri dengede tutmaya çalışıyorlarmış. Parmaktan kan alarak şeker ölçmek falan yok tabi ki. İdrardan tespit edilen şekerin ölçümü de bir o kadar zor. Yine de çok şükür bu hastalık insülini keşfedenler sayesinde bizler için kabus olmaktan çıktı.
Elizabeth Evans Hughes Gossett, Nisan 1981'de öldü. Öldükten sonra yazılmak koşuluyla, hayat hikayesinin yayınlanmasına izin vermişti. Ne yazık ki diyabet konusunda yaşanan büyük gelişmeleri görecek kadar yaşamadı. Genetikçilerce sentetik yöntemlerle geliştirilen insan insülinine geçişi; kandaki şekeri sadece bir damla kanla kısa zamanda hassas bir şekilde ölçen taşınabilir küçük elektronik aletlerin bulunmasını; vücuda 24 saat  boyunca gerektiği kadar insülin veren küçük insülin pompalarının geliştirildiğini, Langerhans adacıkları transplantasyonu (naklini) ve kök hücreden Langerhans adacıkları üretme olasılığının gündeme geldiğini görmedi.
 Haline şükür etmeyenler ya da şükür etmek isteyenleri bu kitabı okumaya davet ediyorum.   

Özgürlük Çıkmazı - Suna Güler

Datça'da geçtiğimiz yazın bir akşamında sahilde yürüyüş yaparken rastladım yazar Suna Güler ve kitaplarına. Özgürlük Çıkmazı'na. Her gittiğim yerden kitap alma alışkanlığım bu kez yazarın imzası ile süslendi. Çok sempatik bir yazar Suna Güler. Okuyucusunun gözünün içine bakıyor. Yazarıyla tanıştığım kitapları okumaktan ayrı bir tat alıyorum. Daha anlamlı geliyor bana.
Kitapta dokuz öykü var. Yaşamın Figüranları, İki Düğün, kitaba adını veren Özgürlük Çıkmazı, Salıncağın Büyüsü, Dostluk Zamanı, İffet, Son Oyun, Aşk Susunca ve Üç Oda. İnsan ilişkilerinden ve günlük hayatın içinden çıkan sıcacık öyküler. Siz de okuyun seveceksiniz. 

23 Haziran 2019 Pazar

Hayata Röveşata Çeken Adam - Fredrik Backman

Fredrik Backman'ın "Hayata Röveşata Çeken Adam" ya da orjinal adıyla "A Man Called Ove" Ove Adında Bir Adam  filmi de çekilen bir kitap. Huysuz ihtiyar İsveç'li Ove'nin kendisini başka bir adam olmaya yönelten yaşamı. Kötü ve huysuz görünüşünün altında yatan yufka yüreklilik. Mahallesine taşınan komşuları ve onlarla ilişkisi. Ove her şeyin olması gerektiği gibi olmasını ve herkesin de buna uymasını isteyen, kuralcı, disiplinli biri. Gençseniz yaşlıların psikolojisini anlamaya, yaşı benim gibi biraz geçenlerin ise kendinden bir şeyler bulacağı bir kitap. Ove Adında Bir Adam yada hayata Röveşata Çeken adam okunması gereken kitaplarınız listesinde olmalı.

"Ove'nin şu dünyada nefret ettiği bir şey varsa o da ona numara yapılmasıydı. Öyle ki bazen karısı ona en sevmediği üç kelimenin "piller dahil değildir" olduğunu söyleyip takılırdı." 

"Sonja kadere inanırdı.Hayat boyu yürüfüğünüz tüm yollar, sizin için belirlenmiş olan şeye çıkar, derdi."

"Bir keresinde karısına neden hep bu kadar neşeli olduğunu sorduğunda karısı şöyle cevap vermişti "Bir damla ışık bile gölgeleri yok etmeye yeter."

"İnsanlar Ove’nin dünyayı siyah beyaz gördüğünü düşünürdü. Oysa karısı renkli biriydi. Ove’nin gördüğü bütün renkler ondaydı..."

Bir de aklımda kalan Saab-Volvo karşılaştırmaları.
Güzel kitap okuyun.

Kedi Kafası - Neil Sommerville

Kedi Kafası, kedilerden öğrenebileceğimiz ve kendimiz olmaktan vazgeçmeden daha kaliteli bir hayat yaşamak için ihtiyacımız olan 60 kısa dersi anlatıyor. 
Karşılarına çıkan bir fırsatı nasıl değerlendiriyorlar?
İyi bir izlenim bırakmak için ne yapıyorlar? 
İkna etmekte nasıl bu kadar başarılılar? 
Güçlü taraflarını nasıl kullanıyorlar?

Kediseverlerin özellikle okuması gerekli bir kitap.
Kitaptaki her dersin başında kedilerle ilgili söylenmiş güzel sözler var. İşte bazıları:

"Kediler, farkında olduğumuzdan daha fazla şeyi akıllarından geçiren gizemli bir topluluktur."
"Hayatta, bir kedi tarafından karşılanmaktan daha fazla hoşa gidecek çok az şey vardır."
"Uyuyan bir kediyi izlerken kendinizi gergin hissetmeye devam etmeniz mümkün değildir."
"Kedi bile kendi ininde aslandır."
"Eğer bir evde kedigillerden biri yaşıyorsa o evin çalar saate ihtiyacı yoktur."
"Onun güvenini bir defa kazanırsınız, hayatınız boyunca dostunuz olarak kalır. Uzun çalışma saatlerinizi, yalnızlığınızı ve acınızı paylaşır. Bütün akşamlarını sizin sessizliğinizle uyumlu bir şekilde dizinizde oturarak, mırlayarak ve etrafınızda dolanarak geçirir."

ve son olarak

""Bir kediyle geçirilmiş zaman boşa harcanmış değildir."
Ayrıca çeviri için Zehra Onat hanımefendiye çok teşekkürler.


22 Haziran 2019 Cumartesi

Kadınları Anlarmış Gibi Yapma Sanatı - Selahattin Duman

Selahattin Duman'ın kendine özgü mizahi tarzda anlatımıyla yazdığı gözlemlerinden oluşan kitap "Kadınları Anlarmış Gibi Yapma Sanatı" Hepimizin aklından geçen, bir şekilde gözlemlemiş olduğumuz ve yaşadığımız kadınlarla ilgili gerçeklikler. Hepinizin hoşuna gidecek bir anlatım tarzı.

"Kadınların beyninde erkeğe dair özel bir bölüm vardır. Beynin geri kalanı sıradan olsa bile, erkeğin davranışlarını keydeden bu küçük lop bir tür 'kozmik oda' gibidir. Bir kadın kocasının 25 sene önce gittikleri otelin açık bife lokantasında yediği zeytinyağlı dolmanın zarını ayıklayıp ayıklamadığını hatırlar."

"Erkeğin okumuşu kadı, kadının okumuşu cadı olur"

""Daha kendilerini tanıtırken kalite ortaya çıkıyor. Her cümlenin başına bir 'aynen' sözcüğü yapıştırılıyor. "Seyrek Bıyıklı Gergin Şahsiyetin' aklına gelip de 'aynen' sözcüğüne vergi koysa memleketin iletişim damarları kopar. Kimse bu sözcük olmadan kendini ifade edemediğinden muhaliflerin de sesi kesilmiş olur."

"Erkeğin zaman zaman kendini mutlu sanması da bu sebeptendir. Otuz yıldan fazladır evli oldukları halde hala etrafa sırıtarak bakan erkekler görürsünüz. Evliliklerini sorgulamadıklarından hayata tiner koklamış gibi bakarlar. Demek ki evlilik virüsü zaman içinde kafa da  yapıyor."

" 'Erkeğin bedenindeki CEO hangi organdır' diye sorarsanız size belden aşağısını işaret ederim...Hayata tek gözüyle bakan bu organın kendi beyni yoktur ancak sahibinin beyni ile yakın bağlantısı vardır."

Kitaptan erkekler için yapılan şu tarif çok hoşuma gitti.  

"Erkek denen mahlukun bir tarifi de, 'Çıkmak için dokuz ay uğraştığı yere yeniden girmek için ömür boyu didinen yaratık' "

En çok da öykülerin sonundaki "Kıssadan Hisse" leri beğendim. Eğlenerek zevkle okuyacaksınız. 

Biyopsinin Dondurma Üzerindeki Etkisi - Birol Tezcan

Birol Tezcan'ın gerçek olaylardan alınmış hastanede geçen öykülerden oluşmuş kitabı "Biyopsinin Dondurma Üzerindeki Etkisi" Kitapta yirmi tane öykü var. Öykülerde acı var, gözyaşı var aynı zamanda kahkaha da var. Eğlenceli ve düşündüren öyküler. Yaşanmış hayatlar. Birol Tezcan' ın kendine özgü anlatımıyla.  
Kitaptan alıntıladığım birkaç cümle şöyle. Ama siz tamamını okumalısınız:

"Doktorlar, sanatçılar, mühendisler... Bunlar yönlendiriyor hayatı, aptallar sadece yönetiyor."

"O soğuk kış gecesi birçok insanın dilinde aynı dua vardı. "Allah sokakta kalana yardım etsin." İnsan çaresizliğini Allah'a havale eder. Elinden bir şey gelmiyorsa, Allah yardım etsin demekten başka çaresi yoktur. Sokakta kalana yardım edemeyecek kadar aciziz yani. Aciz olduğumuzdan Allah'a havale ederiz sokakta kalanları."

"Biri ölünce susmak lazım. Can bu can. Ama susmadılar. Ölenlere terörist dediler. Artık herkese terörist diyorlar. İnsan için ölene saygı duyarım, hayvan için ölene de, ağaç için ölene de. Can kutsaldır. Öyle öğrendim ben. E insanları öldürüyorlar, hayvanları öldürüyorlar, ağaçları öldürüyorlar. Ağaç için ölenlerin cenazesine katılanları dövüyorlar. Tazyikli su sıkıyorlar. Plastik mermi atıyorlar. Gerçek mermi sıkıyorlar. Sonra biz yönetenler, işte burada çıldırıyorum, tıpkı babam gibi, tıpkı öğretmenim gibi, tıpkı öğretmenimizin önüne çocuğunu atan arkadaşımın annesi gibi, tıpkı çocuğunu döverek ilgilendiğin sanan anne baba gibi, dayak atılana, yaralanana, ölene değil, dayak atana, yaralayana, öldürene sahip çıkıyorlar."

Lale-i Tur - Muhammed İkbal

Pakistanlı şair Muhammed İkbal'in şiirleri Urdu ve Fars edebiyatının en önemli yapıtlarındandır. 
Şair, Hindistan'daki müslümanların bağımsızlık mücadelesini ilk defa dile getiren kişidir. İslâm dünyasının içinde bulunduğu durum, diğer Hintli müslüman aydınlar gibi İkbal’i de İslâm milletlerinin bir rönesans gerçekleştirmesi gerektiği fikrine yöneltti. 1922’de İngiliz yönetimi tarafından kendisine “sir” unvanı verilmişse de bu unvanı kullanmadı. 1930’da Allahâbâd’da gerçekleştirilen Hindistan Müslümanları Birliği’nin yıllık toplantısına başkanlık etti. Bağımsız Pakistan Devleti’nin kuruluşu yönünde ilk ciddi adım, İkbal’in bu toplantının açılış konuşmasında ortaya koyduğu düşüncelerle atıldı.Müslüman hintli mücahitler adıyla yazdığı şiirleri hindistan'daki müslümanların hareketlenerek ingiliz sömürüsüne başkaldırmalarında ve Pakistan'ın kuruluşunda önemli katkıları olmuştur. 
Pakistan'ın Mehmet Akif'i olarak adlandırılan şairin şiirlerinde Mevlana'nın etkisi büyüktür. Hatta "Mevlana güneştir, ben onun zerresiyim. mevlana ateştir, ben onun külüyüm." sözünü söylemiştir. Şiirlerini ben seviyorum. Hepsi ayrı ayrı derin anlamlar içeriyor. Lale-i Tur kitabından altını çizdiğim mısraları ise şöyle:

"Kimseden göz dilenmedim görmek için,
Alemi kendi gözümden gayrısıyla görmedim."

"Ne gam çekersin, gönlün canı nefesten değil,
Varlık halkasında idi gönül, yoklukta değil.
Kemirmesin seni ölüm düşüncesi ey dar görüşlü,
Nefes dursa dahi gönül baki, gam değil."

"Ol emrinin sırrı senden gayrısı değil,
İzsiz'in izi, senden gayrısı değil.
Yaşam yolunda daha cesur adım at,
Şu koca alemde senden gayrısı var değil."

"Vurma kader zincirini ayağına,
Vardır bir yol şu dönen kubbeye. 
Şüphen varsa eğer, doğrul ve silkin;
Bil ki kırınca zincirini, vardır bir yol yürümeye."

Daha birçok kitabı ve bir çok değerli sözleri var. Kitaplarını bulursanız mutlaka okuyun.

 "Yeni bir günün doğması icin pek çok yıldızın batması gerekir" sözünün de sahibidir.