![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhrPxx7ukv7zptR0FxJIk_UdCOmc5j6k5JL8TMC-ofN_KhG3_NRVfSSKKbKltHkTqSQUcYUjMonKGpz9PIuyFq14c4k9AKOaxQMUwwqPnvTXuxWdbAuWmiTxdyK_Q1n7nJa5Xp9tx1iXBA/s400/sinek.jpg)
Çocuk kitabı gibi gelmişti, elime alıp alıp bırakıyordum. Zamanı gelmiş. Okumaya başladım.Yine büyük beklenti, yine beklentinin karşılığını bulamayış. Ben mi zor beğeniyorum yoksa beklentim mi büyük. Bilemedim. Issız adaya düşen bir uçak ve çocukların o adada yaşadıkları.Anlatılanın arkasında anlatılmak istenilen düşünceler var tabii ki. Ben bir kitabı okurken o kadar sorgulayamıyorum. Ne okuyorsam onu anlıyorum. Arka planda verilen mesajı almak için önceden kitap incelemelerini okumuş olmak gerekiyor. Ben de bunu sevmiyorum. Bir roman roman olarak okunmalı evet ondan çıkaracağımız derler mutlaka olmalı ama ders kitabı gibi okumamalıyım. Roman çok yoruma açık. Başta dediğim gibi ıssız adadaki çocuklar yaşlarının gösterdiği kadar kazanmış oldukları bilgi birikimi ile birlikte yaşamayı sağlayacak girişimlerde bulunuyorlar. Lider seçiyorlar, kimin söz sahibi olacağı ve konuşma yapacağı ise ellerindeki deniz kabuğuyla belli ediliyor. Deniz kabuğu kimde ise onun konuşma hakkı var. Barınma, yeme içme ihtiyaçlarının şekillenmesi, işbölümü gibi kavramlar şekillenmeye başlıyor. Önceleri kurulan düzen sonra kendini düzensizliğe ve kargaşaya bırakıyor. Güç savaşları başlıyor. Uygar dünyanın bire bir örneği bu adada yaşanmaya başlıyor. Romanın sonunda ise baştaki o saf iyi niyetli saf çocuklardan geriye bir vahşilik kalıyor. Karakterler farklı kişilikleri sembolize ediyor.Tabi bunları anlamak için dediğim gibi derinlemesine düşünmek gerek. Okurken sıkıldım, bazen atlayarak okumayı denedim. Ama ne zaman üç beş satır atlamaya kalksam birşeyleri kaçırdım. Geri dönüp atladığım yerleri tekrar okudum. Belki bana sıkıcı geldi ama belki de zamanında okumadığım içindir. Öyle yada böyle dünya edebiyatı denildiği zaman okunması gerekli kitaplardan biri olduğunu düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder