Celal Şengör hocanın genelde eğitim sistemi üzerinde yazdığı yazılarından derlenmiş güzel kitaplarından biri. Bazılarının hoşuna gitmeyebilir ama mevcut Türkiye fotoğrafı bu. Basından gereksiz çıkışlarını görüyoruz. Ordudaki eğitim sisteminin mükemmelliğini biraz fazla abartmış sanki. Üniversiteler ve eğitim sistemi ile ilgili genel kanılarına katılmamak mümkün değil. Her şehirde üniversite olması fikrinin yanlışlığı bana göre de çok doğru bir tespit.
Kitapta geçen bazı cümlelerden:
"İşini ciddiye almak demek, o işi öğrenmek demek. Öğrenmek de bilimsel bir faaliyettir. Bilimsel düşünen insanlara ihtiyaç var, her seviyede insanın, çöpçüsünden en üst yöneticine kadar, profesörüne kadar... Bilimsel düşünmek bilim yapmak değil, her duyduğuna inanmamak, yeni çıkan şeyleri öğrenmeyi heves etmek, bunları eleştirel bir gözle değerlendirmektir."
"Şehrin içindeki kütüphanelerden, kültür yuvalarından, hatta lokanta ve sinemalardan çocuğu niçin koparıp aldık? Acaba şehirlerimiz köyleştiği için mi? Kampüs hareketini başlatan Demokrat Parti' nin bu soruyu bile sorabilecek entelektüel düzeyde olmadığı, İstanbul'u köyleşmeye açmasından bellidir. ’’
"Uygar hiçbir toplumda bilime bilim dışından müdahale olamaz."
‘’Yine geldik Atatürk' e: "Nefs-i müdafaa için yapılmayan harp cinayettir" diyen bu büyük insansever, yarattığı o muhteşem Türk Silahlı Kuvvetleri' ne yurt ve ulus savunması yanında bir görev daha vermişti: Uygarlığı savunmak. Bugünlerde uygarlık düşmanlığı edenler bunu sakın unutmasınlar. ’’
‘’ Ordudaki subaylara ve astsubaylara "Komutanım" diye hitap ediyor muyum? Elbette ve bundan kıvanç ve şeref duyuyorum.Onlar da bana aynı şekilde "Hocam" diye hitap ediyorlar. Bundan yüksünenin herhalde ruhsal bir sorunu olmalıdır. Bir psikiyatr tedkikini tavsiye ederim. Bu belki kendilerini ezberletilmiş sloganlarla değil, düşünerek yaşamak yönünde ikna eder. ’’
‘’ Topkapı Sarayı da Fuat Bey'in seçtiği kendi hazinelerini katmış sergiye. İnsan Atatürk'ün Sarayı 1924'te koruma altına alarak Osmanlı'nın viraneye dönüştürdüğü koleksiyonların kurtarılmasını sağlamasını şükranla anmadan edemiyor. Yüce Dahi! O kadar iş ve sıkıntı arasında buna ne zaman vakit buldun? ’’
‘’ Bugün İslam kültürü hakkında otorite olan en önemli bilim adamları, Müslüman olmayan ülkelerde yaşamaktadırlar. Bunun nedeni, İslam ülkelerinin 14. Yüzyıl'dan beri bilime sırt çevirmiş olmalarıdır. Bilimsiz hiçbir şey olmayacağı gibi, din de olmaz. ’’
‘’ Medeniyet bir paradigma değildir. Medeniyet, birbiriyle kavga etmeden tartışabilme kültürüdür. Sen bir şey gözlüyorsun ve onun üzerinde bir varsayım geliştiriyorsun. Birisi geliyor ve diyor ki "Ben senin bu varsayımına inanmıyorum, çünkü bu varsayımına karşı ben şu gözlemleri yaptım." Sen de diyorsun ki "Bu çok ilginç, şimdi şu varsayımı birlikte geliştirelim." Belki bunu sen söylemiyorsun, ama senin öğrencilerin söylüyor " Hocamız yanılmıştı, şimdi onun varsayımını biz geliştirelim."
‘’ Bunun için çok sevgili arkadaşım Prof. Dr. İlber Ortaylı bir gazeteye verdiği bir demeçte "Her şehre üniversite açmak ahlaksızlıktır" demişti. Şimdi anlıyor musunuz, niçin İlber haklıdır? Gençlerimizi adı ilköğretim okulu, lise veya üniversite olan yerlere göndermek marifet değildir; marifet bu ismi taşıyan kurumları gerçekten o isimlere layık müesseseler haline getirmektir.’’
Tartışmaya açık değilse her şey dindir. Tartışmaya açık olmadığı için de tehlikelidir; çünkü elindeki bilginin doğruluğundan emin olmayı bir yana bırak, doğruluğunu kontrol etme imkanın bile yoktur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder