![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYpaFyzIVHc0_yY8YMFLb7VmyUrc-97-B4Z2xUqHDswXmEtx9u3nyWiuDaC5zR84qBaoQTMay1IpIkrCVtqZb1T_sLCyeKDI5trxSl_XZgqpNTtbDFThVnroxu1c1qWtwm8ouDJDCUOAo/s400/sakli-secilmisler55f06ec6687a323ff1c70179e9f35147.jpg)
Bu kitapta Soner Yalçın;
İçtiğimiz, içinde yoğurt olmayan ayranları, süt olmayan sütleri, yediğimiz gıdalardaki saklı zehirleri, buğdayın nasıl bir zehire dönüştüğünü, paketli gıdalardaki tehlikeyi, Rockefeller ailesinin gıda sektörüne nasıl hükmettiğini, diyabetin ülkemizde ve dünyada artış göstermesinin sebeplerini, yerli tohumumuzun nasıl yok olduğunu/yok edildiğini, vücudumuzun GDO' lu ürünlere tepkisini, pirinçteki, mısırdaki, beyaz ekmekteki, beyaz undaki, buğday ekmeğindeki tehlikeyi, yerli buğdayımızın nasıl kısa saplı ithal buğdaya dönüştüğünü, ekmek yedikçe neden acıktığımızı, fast food gıdalar yedikçe neden daha fazla yemek istediğimizi ve hiç doyma hisse hissetmediğimizi, ürünlerin uzun süreli nasıl dayandığı ve onları korumak amacıyla korunduğu kutulardaki bizi bekleyen tehlikeleri, yapay tatlandırıcıların bilmediğimiz zararlarını, kendi yavrusunun etiyle beslenmek zorunda kalan hayvanları, domuz eti yedirilen sığırları, tarlalardaki ürünler böceklerden korunmak için ilaçlanırken nasıl topraktaki faydalı doğal kimyasalların yok edildiğini, yediğimiz tavukların ve yumurtaların nasıl mekanikleşmiş bir şekilde üretildiği, bu hayvanların adeta robotlaştırıldığını, gaz odalarında öldürülen erkek civcivleri, Avrupa'da ucuz yem üretme uğruna domuz, at, eşek, kedi, köpek ölülerinin artıklarının ve mezbahadan toplanan kanların, küçükbaş ve büyükbaş hayvan yemi üretiminde kullanıldığını, Türkiye'ye de ithal yolu ile bu ürünlerin yıllarca nasıl giriş yaptığını, ithal hayvanların yemlerinde domuz kanı ve domuz kemiği külü olduğunu, çin tuzunun zararlarını, %100 dana diye ne yediğimizi, kıyma diye yediğimizin çoğunun soya olduğunu, sütün içindeki yararlı bakterilerin UHT yöntemiyle nasıl yok edildiğini, hazırr yoğurtların içindeki domuz jelatinini, çayın yerine hazır kahvenin neden ön plana çıkarıldığını,
bilimsel veriler eşliğinde çok çarpıcı bir şekilde anlatmış.
Bu yapılanlar, bilinçli ya da bilinçsiz yalnızca mevcut yönetimlerin işi değil. Türkiye her zaman, her yönetim döneminde bilerek ya da bilmeyerek bu tür oyunlara gelmiş.
Benim de başta söylediğim gibi; bu kitabı okuyunca beslenme alışkanlıklarım değişti. 16 yıldır insülin kullanan bir şeker (diyabet) hastası olarak bu kitabı okuduktan sonra ilk işim beyaz ekmeği yani buğday ekmeğini hayatımdan çıkarmak oldu. Kepekli ekmek, çavdar ekmeği veya yulaflı ekmek yemeye başladım. Bu değişiklik kısa zamanda şekerimin dengede olmasını sağladı. Paket süt almayı bıraktım. İlla ki alacaksam da günlük süt alıyorum. En azından onun ambalajında koruyucu kimyasallar yok. Köylü sütü alıyorum. İçmeden bir taşım kaynatıyorum. Yoksa içindeki faydalı bakteriler de ölüyormuş. En önemlisi de; zaten tavuk etini uzun zamandır yemiyordum. Şimdilik adına vejetaryen denir mi bilmiyorum ama balık hariç her türlü etli gıdayı hayatımdan çıkardım gibi.
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhykOs8r1sbWeql6NT-Cenqqwd3nKC3Dwpnzc7oIYw4JdgxLnip_hT1p_Ryd3jbJ6nXld7rKWUG1wJK2TMuulCbFJbp90qGYPC5jq8HiPuyWIiH_rxeJbZ7RvKI2yS3C1tPdb8BLAwfxgk/s320/IMG_4091.jpg)
Bu kitabı okudum hayatım hayatım değişti. Sizler de mutlaka okumalısınız. Yazarına ve bu kitabı edinmemi sağlayan SERKAN KİTABEVİNE çokça teşekkürler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder