Murat Menteş'in kendina has bir üslubu var aslına bakarsanız. Daha önce okumuş olduğum kitaplarında bu üslubu beğenmeme rağmen bu kitapta her şey birbirine karışmış, konu birbirine girmiş gibi geldi bana. hakikaten boğucu bir absürtlükler dizisi olmuş.
Bir Murat Menteş kitabına "sıkıcı bir kitap" cümlesini kurmak istemiyorum ama hakikaten sıkıcı bir kitap olmuş. Kelime oyunları güzel ama çok fazlada kelimelerle oynamak olay kurgusundan bizi uzaklaştırıyor.
Hoşuma giden hiç ni bir şey yok. Var tabi. O da yazıların başındaki üst notlar. Onlardan epey miktarda ilginç bilgi öğrenmiş oldum.
Kitaptan aklımda kalan cümleler ise şöyle:
"Niyetim muğlak, vaziyetim muallak, akıbetim meçhul."
"Aşk savaştan farksız. Ve ben aşkın vicdani retçisiyim."
"Öyle tatlı gülümsedi ki kalp gözüm kamaştı."
"Belki bir gün 15 dakikalığına kendimiz oluruz?"
"Dünyadaki merhamet stoku, iyilik ihtiyacını karşılamıyor."
"Müzik, evlilik için değil, aşk için var. “Canım karıcığım” diye bir şarkı duydun mu hiç ?"
"Prostat ve hemoroit gibi yakın bir ikiliydik."
"Galiba porsiyonlar büyük görünsün diye cüce garson çalıştırıyorlar."
"Peki..siz neden buradasınız leydim.? Cennetin kapılarını açık mı unuttular?"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder