Feniçka, Andreas-Salome'nin Alman oyun yazarı Franz Wedekind ile yaşadığı bir deneyime dayanır. Feniçka, geleneksel cinsiyetler arası ilişkileri pek umursamayan, İsviçre'de doktorasını yapmış Moskovalı bir kadının bir erkek psikoloğun gözünden anlatılan hikayesidir. Kitaptaki Feniçka karakteri özgür yetişen, üniversite eğitimi alan, erkeklerle iletişimi güçlü olan ve toplumun kurallarını sorgulayan genç bir kadın. Max Werner ise Fenya’nın bu özelliklerini başta kabul etmeyip, yadırgayan fakat zaman içerisinde ona daha yakın olan genç bir adam. Kitabın bitişi ani olsa da, kısa bir kitap olsa da fazlasıyla akılda yer eden sahneleri var.
Kitaptan alıntılara gelince:
"Benim duyduğum en aşağılayıcı şey, insanın yürekten inanarak
yaptığı bir şeyi saklamak veya inkar etmek zorunda kalması."
"Kadınları salt insani zenginlikleri içinde kavramanın, cinsiyetleri açısından bakmaktan , ayrı şematize ederek görmekten kaçınmanın bu kadar zor olması ne kadar tuhaftı.İnsan kadınları ister idealize etsin ister şeytanileştirsin her durumda erkeğe bağlı değerlendirip basitleştiriyordu."
"Siz de aşkı çok şeytani bir şey olarak hayal etmediniz mi? Meleklerle mücadele, cehennemi mutluluklar, rengârenk ışıklar, dünyanın batışı."
Fenya gülerek yanıtladı:
"Ben mi? Ah, hayır. Ben aşkı tamamen -ama tamamen- farklı hayal ettim."..."Aşkı nasıl mı hayal ederdim? Ah, çok basit. Son derece sade ve sağlıklı. Sanırım hiç de şeytani ve romantik sayılamayacak şeylerle karşılaştırırdım aşkı. Her gün açlığımızı giderdiğimiz kutsal, doyuran ekmekle; her gün evimizi açtığımız hayat veren temiz havayla. Sonuç olarak her şeyi borçlu olduğumuz, ama haklarında pek öyle tumturaklı laflar etmediğimiz en önemli, en doğal , en güzel şeylerle."
"Bu dünyada bizi özgürlüğe yaklaştıran tek bir şey varsa o da zihinsel çalışmalardır."
"..Okumak bizim için ne çilecilik ne de hayatını çalışma masası başında geçirmek anlamına geliyor. Ayrıca böyle bir şey olası mıdır? Biz eğitim sayesinde özgürlüğümüz için, haklarımız için mücadelenin içine, yaşamın içine daha yeni giriyoruz. Bir kadın üniversite eğitimine başladığında sadece kafasıyla, zekasıyla değil, tüm istemiyle, tüm insanlığıyla kendini veriyor. Sadece bilgi edinmekle almıyor, yaşamdaki zihinsel devinimde de küçük bir pay sahibi oluyor. Siz bilimden sadece yaşlılar için, yaşamdan kopuk insanlar için uygun bir meşguliyetmiş gibi söz ediyorsunuz. Ama belki de sadece erkeklere böyle hissettiriyordur. Kadınlar arasındaysa bilim, genç güçlü ve dinç olanlara çekici geliyor."
"Her şeyi bıraktığınız yerde bulma konusunda bütün ülkeler arasında öncelik Rusya'nındır. Burada ilerlemeden ilerlemeye koşturma telaşı yoktur, yıllar geçse de her şey aynıdır."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder