Bu Blogda Ara

Şebnem İşigüzel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şebnem İşigüzel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Eylül 2020 Cumartesi

Resmi Geçit - Şebnem İşigüzel

12 Eylül'ün yıldönümünü yaşadığımız bu günlerde daha önce okumuş olduğum Şebnem İşigüzel'in Resmi Geçit adlı kitabının incelemesini eklemek istiyorum.

12 Eylül askeri darbesinin baş aktörleri siyasetçiler ve askerleri canlandıran asıl isimleri dışında benzer isimli karakterlerle -bunu demek ne kadar doğru bilmiyorum çünkü birkaç tanesi dışında diğer isimleri tanımakta zorlanmıyorsunuz- anlatan bir belgesel-roman-az biraz mizah içeren güzel bir kitap. Zor geçirilen bir süreci yarı gerçekçi yarı esprili dile almış yazar. Beğeniyle okudum. 

"Ali Çoban dünyaya siyaset yapmak için gelmişti. nitekim yapıyordu da. Sorsanız kimin için? 'Halk için' derdi muhtemelen. Ama okuyup göreceksiniz, bu sözünü ettiğimiz memlekette siyaset hiçbir zaman halk için yapılmamıştı. Kişisel hırslar, ihtiraslar, çıkarlar, inatlaşmalar, daha ne kadar saçmalık varsa siz ekleyin, bunlar yönlendirmişti siyaseti."

"Bakın şu anda Cumhurbaşkanı ile Başbakan geleceğin Genelkurmay Başkanı üzerinde anlaşamıyorlar ama ben sizinle bir konuda anlaşmak isterim: Söz konusu ülkenin tarihini, bu tarihi yazanların şahsi meseleleri eşliğinde okuyacaksınız diyelim ve tekrar havayı koklayalım: Pudralı ayak kokusu!"

"Bayan Orlando gerçek bir tanık olabilir!
'Bu ülkenin en büyük hatası' dedi Bayan Orlando 'bir hatanın varlığından bile söz edilmesinin mümkün olmaması.' "

"Askerlerin, 'Süngünün hangi tarafının işe yaradığını bilmez salaklar ordusu' sözünü unutmayacağını aklından geçirdi. Bu ülkede siyaset yapmak, bir kez daha o frenk oyununun adını anarak tanımlayacaktı ama; iskambil kağıtlarından şato yapmak gibiydi. asker 'püf''diyor Süleyman Tel' in bütün emekleri boşa gidiyordu."

"Siz onu bırakın, devletin kurumlarında bir yer kapmaktan başka gayesi olmayan subay bile, altlarında, genç kız elinden çıkmış dantel gibi serilmiş Ege kıyılarını seyretmekte olan Cevdet Kara ile Ali Çoban'a bakarken aklından şunu geçirmişti: 'Aynı pencereyi paylaşıp aşağıdaki manzarayı seyredebiliyorlar. Neden beraberce ülkeyi yönetemediler?" Sorun buna indirgenemezdi. Ateşle su kadar birbirinden uzak bu iki siyasi şimdi aynı yatakta uyuyor gibiydiler."