Bu Blogda Ara

Mario Vargas Llosa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mario Vargas Llosa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Mayıs 2021 Pazar

Teke Şenliği - Mario Vargas Llosa

Bir arkadaşımın tavsiyesiyle okudum. Şimdiye kadar okumamam
eksiklikmiş. Bir ülkenin yönetiminde diktatörün olmasının ülkeden, halkından ve yönetimdeki idarecilerden neler götürdüğünün yaşanmış hikayesidir. 

Teke Şenliği, 31 yıl Dominik Cumhuriyeti’nde hüküm süren ve bu süreçte yaklaşık 50 bin insanın ölümünden sorumlu tutulan Diktatör Rafael Trujillo, namı diğer Teke’nin iktidarı süresince yaşananlara, diktatörün has adamlarından birinin kızı Urania Cabral’in ve diktatöre suikast düzenleyen bir grup Dominikli vatanseverin gözünden bakıştır... Söz sözü bağlar ve araya diktatörün anlatımları da girer. Nobel ödüllü yazar Llosa’nın gerçek kişiler arasına ustaca yerleştirdiği “kurgu kahramanlar” öyküyle öylesine bütünleşmiştir ki gerçek sanılabilir. Çok canlı, gerçekçi ve zengin anlatımıyla Teke Şenliği, diktatörlük üzerine yazılmış önemli eserlerden biridir.

Kitaptan alıntılarım ise şöyle:

"Hala, Tanrı'nın yerini bana bıraktığına inanıyor musunuz? Bu ülkeyi kurtarma sorumluluğunu bana mı verdi? diye sordu. Trujillo, kaygı ve ironi karışımı bir ifadeyle.
'Buna olan inancım daha da arttı ekselans' diye hemen yanıtladı Balaguer, ince ve net bir ses tonuyla. 'İlahi bir gücün desteği olmadan Trujillo, bu insanüstü misyonu gerçekleştiremezdi. Bu ülke için siz Yüce Tanrı'nın elisiniz.' "

"Aşık olmak, derdik; ona düştü gönlüm. Düşen kadınlardık biz. Buna inanırdık, aşağı doğru olan bu harekete: öylesine sevecen, uçmak gibi, ancak aynı zamanda öylesine ürkünç, öylesine sıradışı, öylesine beklenmedik. Tanrı aşktır, derlerdi bir zamanlar, ancak biz bunu tersine çevirmiştik ve aşk, cennet gibi, hemen elimizin altındaydı. Yanıbaşımızdaki o özel erkeği sevmek ne denli güçse, o denli çok inanırdık aşka, soyut ve bütüncül. bekliyorduk, her zaman, cisimleşmesini. Bu sözcüğün ete kana bürünmesini."

"..Trujillo'ya kendisi için bir Şef, bir devlet adamı, Cumhuriyetin kurucusu olmakla kalmayıp bir model insan, bir baba olduğunu söylerdi. Böylece karabasan sona ererdi. Küçücük yazısıyla bir sayfanın köşesine kaydettiği Ortega y. Gasset'nin satırlarını bulmuştu. 'Bir insan eskiden olduğu ya da gelecekte olacağı yerde sonsuza dek kalmaz. Bir gün olduğu yere gelmiştir, herhangi bir başka gün artık orada olmayabilir.' Bu felsefenin sözünü ettiği geçiciliğin yaşayan bir örneğiydi işte kendisi."

"Cabral duvarda, kitap raflarının arasında bir çerçeve içinde Tagore'den bir alıntı gördü:
'Bir kitap açık olduğunda konuşan bir beyin, kapalı olduğunda beklemede olan bir arkadaş, unutulduğunda bağışlayan bir ruh, yok edildiğinde ağlayan bir yürektir.' "

"..Napacaksın, siyaset böyle işte. Cesetler arasından yolunu bulmayı bileceksin."

"Trujillo'nun otuz bir yıldır zorla bütün Dominiklilerin elinden aldığı bu 'özgür irade' ye sahip olunduğunda sigaranın dumanı, sıcak bir günde denize girmek, cumartesi günü sinemaya gitmek, radyoda çalınan merengue müziğini dinlemek bedende ve ruhta bambaşka bir tat bırakırdı kesin."