Okuma Eyleminin Labirentlerinde
"Ancak bilgi, yazara sorumluluk yükler ve yazma işini daha da güçleştirir.Kalıcı değeri olan bir şeyler yazmaya çalışmak, yazma eyleminin kendisi, günde yalnızca birkaç saat sürse bile insanın tüm gününü alan bir uğraştır.Yazar bir kuyuya benzetilebilir.Dünyada ne kadar çok yazar varsabir o kadar da kuyu vardır.Önemli olan kuyuda iyi su bulunmasıdır ve kuyudan düzenli miktarlarda su almak, suyun tümünü kullanıp kuyuyu kuruttuktan sonra yeniden dolmasını beklemekden daha iyidir.
"Sadi Şirazinin Ay Yüzlü Güzel meselini her okuduğumda, sanatın bin bir yolunu ışıtan görme bilincinin sağanağına tutulduğumu söylemeliyim, sevgili okurum.
Sadi, bir güzele tutkuyla bağlanmanın seyrindeki kişiyi anlatan o meselini şöyle bitirir:
"Elinde bir bardak kar suyu vardı.İçine şeker dökmüş, gülsuyu katmıştı.Ama bilmiyorum, bilmiyorum bunu gülsuyu ile mi kokulandırmış, yoksa oraya yüzünün gülünden bir kaç damla mı düşürmüştü.?"
Velhasıl kınalı elinden şerbeti kaptım ve içtim, geçmiş ömrümü yeniden kazandım.
Gönlümde öylesine bir suszluk varki,suları sormak şöyle dursun, denizleri içsem gidecek değil.Gözü her sabah böyle bir yüze değen bahtiyara ne mutlu...Şarabın sarhoşu gece yarısı uyanır, Saki'nin sarhoşu ta kıyamet gününün sabahında ayılır"
Fikret Kızılok'un şu sözlerini anımsıyorum şu an:
"Meşhurluğumun bir hastalık olduğunu bilerek ortalıkta fazla görünmedim, sadece işimi yaptım, şarkılarımı söyledim.Aşk mektuplarımı başkasına yazdırmadım.Soldan doğdum soldan uyandım, solda oturdum.İnsan olmanın haysiyetini solda buldum, hep solcu oldum, hep solcu kalacağım.Sebebi gayet basit: insanın soyutlarının ve somutlarının bir bütün olduğudur.Güzelliklerin, kültürün ve sanatın satın alınamayacağıdır."
Bu ve buna benzer yazarın okuduğu kitaplara ilişkin yazarlardan ve kitaplardan alıntılar.Güzel bir kitap. kitabın sonunda da Leyla Aktay' la yapılmış bir söyleşi var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder