![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQCPrjoX1UR0e4vEM5hVAhQPqGBfuY056kRlb_2-3Hd9ifucr0Ao5MZllgTOeNnsVCwe2DTnhWVpb1GZZh8OYOgY8Sjwv84kh1USS73H-W7eT1iWMP9q20XvXmwZcCl17rSF-NEpY0VNo/s400/Yeni-Hayat--Orhan-Pamuk--Iletisim-Yayinl-0759.jpg)
Kitabın arka kapağını yazayım ben size:
"Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti." Orhan Pamuk'un coşkulu, lirik ve sihirli romanı Yeni Hayat bu sözlerle başlıyor. Okuduğu bir kitaptan sarsılarak etkilenen, sayfalardan neredeyse fışkıran ışığa bütün hayatını veren ve kitabın vaat ettiği yeni hayatın peşinden koşan genç bir kahramanın olağanüstü hikâyesi bu. Kitabın etkisiyle âşık oluyor, üniversite öğrenciliğinden uzaklaşıyor, İstanbul'dan ayrılıyor, bitip tükenmeyen otobüs yolculuklarına çıkıyor, taşra şehirlerine doğru savruluyor. Onunla birlikte ve aynı hızla sürüklenen okuyucu, kahramanın okuduğu kitabı değil, başından geçenleri izleyerek bize özgü bir hüznün ve şiddetin ta kalbinde buluyor kendini. Siyah-beyaz televizyonlu kahvelere, video seyredilen otobüslere, trafik kazalarına, siyasi kumpas ve cinayetlere, bayi örgütlerine, paranoyakça kuramlara, saat kadar dakik muhbirlere, kaybolan eski eşyaların şiirine ve taşranın öfkesine uzanan bu harikulade yolculuk, Orhan Pamuk'un çağdaş dünya romanının en özgün yaratıcılarından biri olduğunu bir kere daha kanıtlıyor. Bir yandan Hayat'ın, Eşsiz Anlar'ın, Ölüm'ün, Yazı'nın, Kaza'nın sırlarına, bir yandan da çocukluğun resimli romanlarına, bir belirip bir kaybolan arzu meleğine ve Dante'nin, Rilke'nin şiirlerine açılan benzersiz bir roman. Hayatla okumanın kesiştiği alanda seyreden ve her sayfada katman katman genişleyen sarsıcı bir yol hikâyesi."
Alıntılar ise şöyle:
"Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti."
"Neden kelimelerle düşünür de insan, görüntüler yüzünden acı çeker?"
"Talih diye okumuştum bir yerde, kör değil cahildir. Talih diye düşündüm, istatistik ve olasılığı bilmeyenlerin tesellisidir."
"Bir kitap okudum, seni buldum. Ölmek buysa, ben yeniden doğdum."
"Sırrını biliyorsan ona doğru yol alıyorsan, hayat güzeldir."
hayatın, eşyanın arasından çekip çıkartır."
"Bana gül ki o dünyanın ışığını bir kere olsun göreyim yüzünde. Bana karlı kış günlerinde, elimde çantam okuldan dönerken çörek almak için girdiğim fırının sıcaklığını hatırlat; hatırlat bana, ilk öpüşü, ilk kucaklayışı, tek başına taa tepesine çıktığım ceviz ağacını, kendimden öteye geçtiğim yaz akşamını, neşeyle sarhoş olduğum geceyi, yorganımın içini ve bana severek bakan güzel çocuğu hatırlat bana. Hepsi o ülkedeler, ben de gitmek istiyorum oraya, yardım et, yardım et ki, her soluk alışta biraz daha eksilişimi mutlulukla karşılayabileyim."
"Büyük uygarlıkların yıkılışı ve hafızaların çözülüşüyle birlikte ahlaksızlığa ilk kapılanlar çocuklar olurlarmış. Onlar eskiyi daha çabuk ve acısız unutur, yeniyi daha kolay düşlerlermiş."
"Hiçbir şey, her şeyi unutabilmenin verdiği huzurdan değerli olamaz."
"... bizi bu sefil hayata mahkûm eden uluslararası kumpası tezgahlayanlar hakkında dedikodu etmektir. Bu dedikoduya 'tarih' dendiğini sanıyorum."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder