Bu Blogda Ara

15 Şubat 2020 Cumartesi

Baba ve Piç - Elif Şafak

Türk tarihinde her zaman tartışma konusu olmuş Ermeni meselesi her iki tarafında gözünden roman kurgusu içinde çok güzel anlatılmış Elif Şafak tarafından. Tabi bazılarının hoşuna gitmemiş de olabilir. Ermeni ve Türk ailelerin romanı. Tabi roman içinde bu aileler birbiri içine giriyor. Garip bir akrabalık bağı oluşuyor. 
Özet yazarsam kitabın sürprizi kaçar, ana konu içinde hangi alt konulara değinildi dersem yine olmaz. En iyisi okuyun.
Romanın anlatısı güzel, kurgusu güzel, sonu güzel bağlanmış. Hatta sonlara doğru şoklar yaşayabilirsiniz. Ama ben çok şok olmamıştım çünkü daha önceki sayfalarda böyle bir durumun olabileceğini düşünmüştüm.
Kitabın güzel konusu yanında fazla tekrarlar beni sıktı. Gereksiz uzatmalar bazı sayfalarda konudan uzaklaştırdı. Hatta bir ara yarım sayfa yemek tarifi bile vardı.
Bir de galiba okunan yazar olmak için bazı kelimelerin romanda geçmesi gerekiyor. Yerli yersiz, gereksizce kullanılan "kesif" ve "yılankavi" kelimeleri artık komik gelmiyor mu?
Bir de Johnny Cash aşağı, Johhny Cash yukarı. Baydı.

Kitaptan aklımda kalan, altını çizdiğim cümleler ise şunlar:

"İnsan geçmişinden usul usul kopamaz her zaman,öyle peyderpey kendiliğinden düşen ölü bir tırnak gibi. İnsan geçmişinden bir anda pat diye kopar bazen; kesinkes yırtılır bir bağ, bir daha asla bağlanmamak üzere... 
Bilirsin ki hatırlamamak tek seçeneğindir. Bilirsin ki hatırlamamak kendini inkâr demektir. Bedeli göze alırsın. Ancak böyle hayatta kalırsın..."


"Rüzgarı dilediğim gibi değiştiremem ama yelkenlerimi ayarlayabilirim daima varmak için istediğim limana."


"Bütün mutlu aileler birbirine benzerler, ama her mutsuz ailenin mutsuzluğu farklıdır."

"Babasız bir çocuk neticede bir piçti ve İstanbul'da bir piç, sallanan bir diş gibi her an düşmeye hazırdı."

"Kahverengilerden ve grilerden mürekkepti kalabalık. Kahverengilerin ve grilerin arasında, nasıl olduysa kumaşa karışmış eflatun bir iplik,  uyumsuz mu uyumsuz bir tondu Zeliha. Ne var ki kalabalık, onun ahenksizliğini yutup kendi temposuna uyduracak kadar cevval ve yekparedeydi."

"Hiçbir şey insanları ortak bir düşman kadar hızla ve kuvvetle birbirine yakınlaştırmaz."

"Alıp da kullanamayacağın kadar karanlık, tutup da hesap soramayacağın kadar yıllanmış bir bilgi sadece ıstırap veriyordu insana."

"Kız çocukları annelerinin kendilerini doğurduğu yaşa gelince kadın sayılmalıydılar."

"Ama sevgili kardeşim sen de pekala biliyorsun ki geçmiş geçip gitmiş bir şey değildir. Geçmiş şimdiki zamanın içinde yaşar ve atalarımız çocuklarımızın içinde nefes alıp verirler."

"Varsenig Hala devam etti, ' Söyle bana kaç Türk Ermenice öğrenmiş. Hani var mı böyle Türkler? Hiç! Neden bizim annelerimiz onların dilini öğrenmiş de tersi olmamış? Kimin kime hükmettiği apaçık ortada değil mi?" 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder