Bu Blogda Ara

5 Mart 2020 Perşembe

Sansaryan Hanı - Demirtaş Ceyhun

Demirtaş Ceyhun' un Sansaryan Hanı adlı öykü kitabı. Kitapta Sansaryan Hanı'ndan başka Babanın Saçları, Turna Kuşu Katlamak, Leyla ve Piyangomanlar adlı öyküler var. Behçet Necatigil'in deyimiyle Demirtaş Ceyhun'un en güzel hikayeleri bu kitapta toplanmıştır.
Sirkeci'de 1895 yılında Ermeni Mimar Hovsep Aznavor tarafından yapılmış, 1944 yılından itibaren 1980'li yıllara kadar İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından kullanılmıştır. Bu han şimdi adliye olarak kullanılıyor.

"Emniyet Müdürlüğüne getirildiğinin kaçıncı günüydü, kendisini bu hücreye attıklarında? Çıkabilmenin olanağı yok. Hücrede şimdi beş kişiler.Bazen altı kişiyi buldukları da oluyor. Tıkış tıkış. İşte o zaman dönecek yer kalmıyor hücrede. Herkes iç içe. Nicedir bu hücrede değişmeyen iki kişi de, bu çocukla kendisi. Bir gün akşama doğruydu, getirip atıvermişlerdi hücreye bu çocuğu boş bir çuval gibi. Ötekiler, nedense durmadan değişiyor. Kimler gelmedi, kimler geçmedi...Hele geçen günkü o üç kişi...Arkadaşlarmış. Hücreye girer girmez üçü de birden sigara içmeye kalkışmaz mı? Sigara dumanından hücrede göz gözü görmez olmuştu bir anda. Üstelik şimdiki gibi cehennemi bir sıcak. İşte gene bu oğlan atılıvermişti çocukça bir işgüzarlıkla. "Ağbiler" demişti, "Hücremizin de yasaları var. Yazısız yasalarımız var yani. Örneğin bu yasalara göre, hep birlikte sigara içmek yok. Sigara içmeyi de bir sıraya bindiriyoruz. Biri içerken, ötekiler içmiyor." Ne garip, demek hücreyi de sahipleniverebilirmiş insan. Malı belleyebilirmiş...Birazdan da o avukatın yanına gider. Dizinin dibine çöker. Bu kez ona başlar anlatmağa. "Ağbi sahi bana ne ceza verebilirler?"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder