Kahramanımız, yaşamı boyunca hiçbir kadınla parasını ödemeden yatmamış yaşlı bir gazeteci. 90. yaş gününde kendine bir armağan vermeye kalkışır. Eskiden tanıdığı bir genelev patroniçesini arar ve el değmemiş bir genç kızla birlikte olmak istediğini söyler. Ama işler hiç umduğu gibi gitmeyecek, ihtiyarlığının sonunda aşkı bulacaktır.
Yaşlılık, geçip giden ömür ve aşk ilişkileri çok güzel anlatılmış. Bu kısa roman 1982 Nobel Edebiyat Ödülü almış.
Alıntılarım ise şöyle:
"O günden sonra hayatı yıllarla değil onyıllarla ölçmeye başlamıştım. Ellili yıllarım belirleyici olmuştu, çünkü neredeyse herkesin benden genç olduğunun bilincine varmıştım. Altmışlı yıllarım, yanılmak için artık vaktimin kalmadığı kuşkusuyla en yoğun geçenler oldu. Yetmişliler, belki de son yıllarım olabileceği düşüncesiyle korkutucuydu. Her şeye rağmen, doksanıncı yaşımın ilk sabahı Delgadina' nın mutlu yatağında sağ olarak uyandığımda, hayatın Herakleitos' un dalgalı ırmağı gibi akıp giden bir şey olmadığı, ızgaranın üzerinde öbür yana dönüp bir doksan yıl daha kızarmaya devam etmek için tek bir fırsat olduğu gibi hoş bir düşünce geçmişti aklımdan."
" 'Ne yaparsan yap, ama o çocuğu kaçırma' dedi. 'Dünyada tek başına ölmekten daha büyük bir felaket olamaz.' "
"Seks, insanın aşkı bulamadığında elinde kalan bir tesellidir."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder