Şu anda Türkiye'ye egemen olan cehâlet yönetimi, toplum olma bilincimizde büyük yaralar açmıştır ve açmaya da devam etmektedir. Öncelikle, toplumun bir grup olarak rasyonal düşünme yeteneğini silip süpüren yobazlık ve düşünceye değil korkuya dayanan cemaat yaşamının hortlatılması, toplumsal dokumuzu derinden yaralamıştır. Buna ilâveten eğitimimizde yaratılan kargaşa ve kalitesizlik, bir toplum olarak bilgi edinme ve değerlendirme yetimizi ortadan kaldırmak üzeredir. Tüm bunları yapanların eleştirilmesine, toplumda gerçeği aramak için oluşturulabilecek bir serbest düşünce ve tartışma ortamının oluşturulmasına imkân verecek basın özgürlüğünün alenen, fütursuzca tehdit edilmesi ve buna toplumdan en ufak bir reaksiyon gelmemesi ortaya konan yıkım projesinin toplumca algılanamamasına ve dolayısıyla bertaraf edilememesine neden olmaktadır.
Bahsettiğim yıkım projesi, bir grup kötü niyetli insanın Türkiye'yi ortadan kaldırma projesi olarak algılanmamalıdır. Kuşkusuz, içimizde bu yıkım projesini yönetenleri dışarıdan destekleyenlerin böyle bir amaçları olabilir ve muhtemelen vardır da. Ancak bu projeyi içimizde (ve başımızda) bulunarak yürüten ve destekleyenlerin yaptıklarının tamamen farkında olduklarını sanmıyorum. Ortaya çıkan ve benim kısaca "proje" diye betimlediğim olgu aslında yalnızca cehalet ve aptallığın ortaya çıkardığı bir süreçtir. Tarih boyunca cehaletin ve aptallığın eline geçen toplumların kaderleri hep bizimki gibi olmuştur. Zira cahil, çevresiyle temasa geçemediği gibi bizzat kendisi hakkındaki bilgileri de değerlendiremez. Aptal ise bu veriler kendisine sunulsa bile bunlarla ne yapacağını düşünemez. Cahil ve aptal her türlü eleştiriden korkar, zira bellediği yolun dışında bir yolun varlığını bilmez, olabileceğini düşünemez ve kendisine gösterilse bile değerlendiremez. Bu durumda yapabileceği tek şey, bugün Türkiye'de olduğu gibi, toplumsal terör, yani korku yaratmaktan ibaret olur.
Hayran olduğum bir bilim adamı.Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisinde yayınlanan yazılarından oluşmuş kitabında Türkiye'de eksik gördüğü her şeyi teker teker söylemiş. Ahlaksızlıklardan, cahillikten, üniversitesizlikten, bilimsel anlamda en ufak bir ilerlemenin olmamasından yakınmış.Zevkle ve üzülerek okudum.Ama ne yazık ki gerçekler bunlar.Herkesin herkesi yargılamaya hakkı olduğunu kitabın başında belirterek bunun toplumsal gelişmemizin en temel gereği olduğundan yola çıkmış.Aptallığın tanımını yapmış, kendi kullandığı aptal tanımının "zeka ve/veya akıl yönünden belli bir ortalamanın altında olan kimse" olarak sıfat manasında kullandığını belirtmiş.Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının IQ ortalamasının 89 ile 90 arasında olduğunu bunu nedeninin nüfusun hızla artmakta olduğu, eğitimin kötü olduğunu, eğitimin yaratıcılığa değil ezberciliğe dönük olduğu, okula gitmekten amacın öğrenmek değil diploma sahibi olmak olduğu, ahlaksızlığın arttığı, insanların huzursuz olduğu ve birbirini sevmediği, aile içi ilişkilerin iyi olmadığı, tüm bu toplumsal davranış bozukluklarının ve sosyal hastalıkların ve ahlak düşüklüğünün sebebinin uzun zamandan beri yukarıda belirtilen IQ ortalamasına sahip bir toplumdan çıkan yöneticilerle yönetilmesi olduğunu belirtmiş.
-
"Bir ülkenin bağımsızlığını kaybetmesi, o ülkenin sahiplerinin toplum bilincini kaybetmemeleri halinde çok büyük bir felaket olmayabilir, çünkü bilinçli toplum, kaybettiği bağımsızlığını tekrar kazanabilir.Ancak, toplum olma, yani bir yerde insan olma bilinci gitmişse, o toplumdan geriye ancak bir insanlık harabesi kalır."
"Cumhuriyete kadar bugünkü Türkiye toprakları içinde yaşayan insanların, insan bilgisine kalıcı katkıları kocaman bir sıfırdır.Yani Osmanlı İmparatorluğunun tüm izleri tarihten tamamen silinse, bilim dünyasının en ufak bir kaybı olmaz"
"Bir lokma ekmek ve bir hırka ile kanaat eden insan yaratıcı olamaz.Bu felsefeyi öven hiçbir düşünce yaratıcı bir toplum ortaya çıkaramaz."
"İnsan ne zaman insan olmuştur.El-cevap; yalan söylemeyi öğrendiği zaman"
"Bir yandan dünyanın yedi günde yaratıldığına inanıp jeoloji öğrenmek nasıl mümkün değilse, diğer yandan Adem ile Havva efsanesine inanıp biyoloji yapmak böylece mümkün değildir.Dünyanın üzerindeki yedi kat göğe inanıp astronomi yapmak ne denli olanaksızsa, nedenselliği Al Gazzali'nin yaptığı gibi reddedip fizik yapmak da o kadar mümkün değildir."
Okuyun. Güzel.Diğer kitaplarını da okluyun.Seversiniz sevmezsiniz.Sevmediğiniz kısımları da okuyun.İnanın demiyorum.İnanmadığınız yerde ise doğruluğunu araştırın.