İkinci Abdulhamit'ten, Atatürk'ün ölümüne değin kronolojik olarak, Sözcü gazetesindeki yazılarını derleyip düzenleyerek kitap halinde bizlere sunmuş yazar, diğer kitaplarıyla farkı görsellerle desteklenmiş. Atatürk dönemi ve sonrasında yaşananları değişik bir gözle öğrendiğim bir kitap oldu.
Okuduğum kitaplar hakkında yorumlar, düşünceler,alıntılar içeren kişisel blogum. Mehmet Tekinbaş
Bu Blogda Ara
8 Mart 2024 Cuma
Yüzyılın Kitabı - Sinan Meydan
18 Ocak 2024 Perşembe
Tarihe Tanık ve Adanmış Bir Ömür Afet İnan - Volkan Payaslı-Olcay Özkaya Duman
“Ben müfettişin kızı olarak değil! Kendi mesleğine sahip bir kişi olarak milletime hizmet etmek istiyorum”.
Afet İnan’ın bu sözü onun iç dünyasını anlamak bakımından önemlidir. Ülkedeki savaş yıllarında babası İsmail Hakkı (Uzmay) Bey’in memuriyeti nedeniyle Anadolu’nun pek çok yerinde bulunarak, İmparatorluktan Cumhuriyet’e geçişin her aşamasını yaşamış ve başta Cumhuriyet’in ilanı olmak üzere bazı önemli olaylara tanık olmuştur. Bu eserde Afet İnan’ın hayatı üzerinden Atatürk döneminde yapılan ya da bir yönüyle eksik kalan projeler derin bir incele altına alınmış, kaynak ve yöntem bakımından eşsiz bir eser ortaya çıkarılmıştır. İnan’ın Mustafa Kemal Paşa ile tanışması hayatında bir dönüm noktası olmuştur. Atatürk’ün himayesinde eğitimini sürdürmüş onun hem arkadaşı hem talebesi olmuştur. İnan, Türkiye’yi yurt içinde ve yurt dışında yapmış olduğu tarih çalışmalarıyla en iyi şekilde temsil etmiş bir Cumhuriyet kadınıdır. Çalışma, Başbakanlık Cumhuriyet, Cumhurbaşkanlığı, TBMM, Taha Toros, Feridun Fazıl Tülbentçi, Ali Saim Ülgen Arşivlerinden elde edilen belgeler, dönemin basınına yansıyan olaylar ve döneme tanıklık edenlerin anılarıyla karşılaştırmalı analizlerle desteklenmiştir. Bir belgesel akıcılığında ancak bilimsellikten uzaklaşmayan bir anlatı ile olaylar kaleme alınmıştır. Afet İnan’ın sadece biyografisi değil aynı zamanda eserde bir devrin akışı ve Mustafa Kemal Atatürk’ün çağdaş bir Türkiye kurma çabaları ele alınmıştır. Kadının toplumsal ve siyasal hayatta nasıl yer aldığı, arkeolojik, antropolojik çalışmaların hızla sürdürülmesi gayeleri ve Afet İnan’ın bu gelişmelerin neresinde yer aldığı çalışmanın cevabını aramaya gayret gösterdiği soruların başında yer almaktadır. Araştırmacılara ve konuya meraklı olanlara ışık tutması dileğiyle…
24 Aralık 2023 Pazar
Kurt ve Pars - Benoit Mechin
Cavit bir Selanik dönmesiydi. Daha sonra Maliye Bakanlığı yaptı. Niyazi saçma şeyler yapmaktan başka bir şey bilmeyen ahmak bir arnavut, Talat ise zekadan mahrum küçük bir posta memuruydu.
Edirne'nin Enver Paşa tarafından kurtarılması üzerine Mustafa Kemal pek neşesizdi ve Enver Paşa'ya yapılan tezahüratı geniş boz paltosunun kalkık yakası içine gömdüğü yüzünün çatıklığı ile seyrediyordu.
Liman Von Sanders, vücut yapısı ve refleksleri ile bir Prusyalıyı andıran bu sarı saçlı ve mavi gözlü Türk zabiti Mustafa Kemal'i cidden seviyordu. Mustafa Kemal, Veliahd Vahdeddin ile konuştukça ve onunla bir çok noktalarda birleştiğini gördükçe kasveti dağılıyordu. İkisinin de Enver'le, Talat'a karşı gözü yüksekteydi.
Padişah namına hareket eden Mustafa Kemal, Erzurum'dan bütün kumandanlarına, asker terhisini durdurmalarını, köylerine gönderilmiş olan bütün sağ fertlerin geri çağrılmasını emrediyordu.
Mustafa Kemal, hal icabı, ele avuca sığmayan Çerkez Ethem'i, Türk ordusuna vereceği mühim bir vazife ile istihdam edeceğini bildirerek gururunu okşayarak yola getirmek istiyordu."
17 Aralık 2023 Pazar
Hayalet Süvari - Ray Brock
Bir yabancı gözünden Atatürk'ün hayatı, savaşları ve devrimleri. Savaşın başlangıcından cumhuriyete giden süreç Ray Brock'un kaleminden kurgulanarak anlatılmış. Güzel bir Atatürk kitabı. Tavsiye ederim.
"Kemal Gelibolu'nun kahramanı olurken Enver Kafkas cephesinde uğranan büyük yenilginin baş aktörü olmuştu."
"Mustafa Kemal; sultana, dogmatik düşünceye, batıda İngiliz ve Fransız kudretine ve kuzeyde Rus güçlerine karşı yeri doldurulamaz bir isyancı olarak hayatı boyunca mücadele vermiştir. Mustafa Kemal'in ayrıca hayata, savaşa, güce belki de ölüme karşı doymak bilmez bir tutkusu vardı."
"Mustafa Kemal, kayanın üzerinde kızgınca oturuyordu. Bir gün, diye geçirdi kalbinden, Türkler'in de söyleyebilecek bir şarkıları olacak!''
Evet, Türk milleti asırlardır süregelen sorunlar ve yozlaşma nedeniyle hasta, ancak ben bir Türküm ve halkımı tanıyorum. Onlar hasta değiller. Asya'daki topraklarımızın -Anadolu'da- havası soğuk, temiz ve özgürdür, toprağı da öyle olmalı. Öyle olmalı!''
"Yönetimini güçlendirmek için dini kullanmak, güçsüz bir adamın yapacağı bir iştir."
"Mustafa Kemal Paşa atına bindi ve halkını uyarmak üzere yola çıktı. Köy ve kasabaların yerlerini kesin olarak tespit etti ve düzenli olarak ilerledi, Kemal; köylüleri etrafına toplayarak direnişe, çalışmaya, silahlanmaya, örgütlenmeye, ülkeleri için, kendi Türkiyeleri için dış düşmanlara ve onlarla birlikte onlardan da tehlikeli olan iç düşmanlara karşı çarpışmaya teşvik etti. Kemal, büyük bir zahmetle yeni ve cesur bir Türkiye Cumhuriyetinin gururlu, güçlü, özgür, ve kendine güvenen parıltılı görüntüsünü halkın zihinlerinde uyandırmaya çalışıyordu. Kemal küçücük bir kıvılcımı ateşliyordu."
"Sultan ya da krallar, köleler ve budalalar içindir! Türk halkının ne sultana ne halifeye ne de krala ihtiyacı var."
28 Ekim 2023 Cumartesi
Devrim Yılları - Hıfzı Topuz
Cumhuriyet'in kurucularıyla röportaj yapmak için devrimlerin en coşkulu günlerinde Türkiye'ye gelen Fransız kadın gazeteci Colette, hem gençlik aşkı Türk gazeteci Samim'le yeniden büyük bir aşk yaşayacak hem de Milli Mücadele kahramanlarının Gazi'nin önderliğinde gerçekleştirdikleri büyük atılımlara tanık olacaktır. Hıfzı Topuz'un bu son romanında ele aldığı Menemen Olayı, laikliği ve devletçiliği yaratan koşullar, eğitim ve kültürde kimlik arayışları ile çok partili rejime geçişin ilk deneyimleri, Türkiye'nin yakın geçmişine ışık tutuyor.
Yazar, cumhuriyet öncesi milli mücadele dönemini o yılların komutanlarını, siyasetçilerini, askerlerini ve Mustafa Kemali de katarak yaşananları bir roman tadında aktarıyor. Romansal anlatımı kötü olmasına rağmen döneme ışık tutması açısından sıkılmayacak okunacak bir tarih-roman. Tarihi fotoğraflar da kitaba ayrı bir güzellik katıyor.
"-Evet, dedi, biz ne sosyalistiz, ne de liberal. Bizdeki düzeni devletçilikle tanımlayabilirsin." (Colette'in Mahmut Esat'la konuşmasından)
"Mustafa Necati eğitimde, Tevfik Rüştü (Aras) dışişlerinde devrimlerinin temellerini nasıl atmışlarsa, Mahmut Esat da Cumhuriyet'i temelleri üzerine oturtanlardan biridir. Elbette ki Gazi olmasaydı hiçbiri olmazdı."
"Bir karma ekonomi sistemi kurmaya yöneldik. Buna da Türkiye İktisat Ekolü dedik."
"Devrim deniz gibidir, pislik tutmaz."
"Kemal Paşa, yorulmaz bir savaşçıdır. İşine gönülden bağlanmıştır. Çok sabırlı ve dostluklarına çok bağlı bir kişi. Ama asla dostlarının egemenliği altına girmeyi kabul edecek bir insan değil."
“ Tekkeler mutlaka kapanmalıdır. Hiçbirimiz tekkelerin bizi aydınlatmasına muhtaç değiliz. Biz uygarlıktan bilim ve teknolojiden güç alıyoruz ve ona göre yürüyoruz. Başka bir şey tanımayız. Biz evren ailesi içinde uygarız. Her alanda uygarlığın gereklerini yerine getireceğiz.”
"Bugün Fransa'da kiliseler hiçbir yardım alamazlar. Her kentte, kasabada kiliselere gelip dua edenler kendi aralarında para toplar, kiliselerin masraflarını karşılarlar. Papazlarin da devletten aylıkları yoktur. Vatikan 'dan da yardım gelmez. Anlatabildim mi arkadaşlar, laiklik böyle uygulanır."
22 Ekim 2023 Pazar
Paşam Nereye Kadar Çekileceğiz - Mehmet Dürdali Karasan
Antalya Darülmuallimin Mektebi’ne gidebilmesi için yaşı, ailesi tarafından üç yaş büyütülen Dürdali Karasan, henüz 14’ünde ve ikinci sınıf öğrencisiyken, “onbeşliler” olarak bilinen 1315 (1899-1900) doğumlularla askere alınır. İstanbul İhtiyat Zabiti Talimgâhı’nda aldığı kısa eğitimin ardından 1916’da Suriye-Filistin Cephesi’ne gönderilir. Birüssebi-Gazze Meydan Muharebesi’nde yaralanarak bir süre hastanede tedavi görür. Aynı cephede katıldığı Nablus Meydan Muharebesi’nde esir düşer ve Mısır Seydibeşir Esir Kampı’nda iki yıl sürecek esaret günleri başlar. Savaşın ardından, ailesi şehit düştüğünü düşünürken, zorluklar içinde Kalkan’daki evine ulaşır ama kısa süre sonra Mayıs 1921’de İstiklal Harbi’ne çağrılır. 9 Eylül 1922’de İzmir’e giren ilk askerler arasındadır. Üçüncü kez askere alındığında yıl 1942’dir. Dürdali Karasan’ın, 1918’de Filistin Cephesi’ndeyken, Sekizinci Ordu Komutanı Cevat Paşa’ya sorduğu Paşam Nereye Kadar Çekileceğiz? sorusu, bu anılara da adını veriyor. Dostu Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın daktilo ettiği metin, 67 yıllık ömründe üç kez askere alınan Dürdali Karasan’ın çocukluğu, zorlu savaş dönemi, esaret günleri ve maceralı yaşamının yanı sıra, iç ve dış siyasi gelişmelere ilişkin değerlendirmelerini de içeriyor.
16 Eylül 2023 Cumartesi
Öteki Renkler - Orhan Pamuk
"Öteki Renkler", Orhan Pamuk’un “Pencereden Bakmak” adlı hikâyesiyle, 1980’lerin sonundan 1990’ların sonuna dek yurtiçi ve yurtdışında çeşitli dergilere yazdığı yazılardan, yaptığı söyleşilerden, günlük parçalarından, yerli ve yabancı birçok yazar üstüne yazdıklarından ve politik makalelerinden oluşan zengin bir seçki. Yazarın romanlarını sevenler için onu daha yakından tanıma, yazara yabancı olanlar içinse Pamuk’un dünyasına iyi bir giriş sayılabilecek "Öteki Renkler", yıllar boyunca tekrar tekrar dönülüp okunacak bir kitap.
Öteki Renkler yazarın çocukluk anılarından mutluluk saatlerine, romanlarını nasıl yazdığından gezi notlarına, sevdiği yazarlar ve kitaplar hakkında eleştirilerinden kişisel itiraflarına, şikâyetlerine, siyasi öfkelerine, kültür ve gündelik hayat konusundaki heyecanlarına uzanıyor ve Orhan Pamuk’un yalnız romanda değil, düzyazıda da ne kadar usta olduğunu kanıtlıyor. Yirmi beş yıldır yazdığı düzyazılardan, tuttuğu defterlerden, yaptığı röportajlardan yapılan bu titiz seçmede Pamuk, zaman zaman eğlenceli, kışkırtıcı, çözümleyici olan bir dille kızı Rüya ile arkadaşlığını, bayram ziyaretlerini, sigarayı bırakışını, gençlik bunalımlarını, yazarın günlük hayatını, sinema zevkini, Boğaz’daki eski yangınları, bildiği İstanbul’u, yalnızlık ve mutluluk üzerine takıntılarını, toplumun ve kendisinin korkularını ve paranoyalarını anlatıyor; Dostoyevski’den Tanpınar’a, Kemal Tahir’den Oğuz Atay’a pek çok yazar ve kitabı tartışıyor; roman kuramı ve tarihi roman, Doğu ve Batı, milliyetçilik ve Avrupa konusundaki düşüncelerini açıyor. Bir çocuğun gözünden anlatılmış ve Nişantaşı’nda geçen Pencereden Bakmak adlı uzun hikâye ile birlikte bu kitap Orhan Pamuk’un renkli dünyasını daha da derinleştirip genişletiyor.
"İnanabildiğim, sıkı, yoğun, derin bir roman parçası beni her şeyden daha çok mutlu eder ve hayata bağlar. "
"Kendimi biraz da kitaplarıma ait hissediyorum.."
"Bir binayı bir ev yapan şey, içindekilerin kurduğu hayallerdir. Bu hayaller, tıpkı hayaletler gibi, binaların eskimiş, yıpranmış, karanlık ve kirli köşelerinden beslenir. Hatta tıpkı eskidikçe dış cephelerinin, iç duvarlarının dokusu esrarengizleşerek güzelleşen binalarda olduğu gibi, hayal edile edile bir binanın anlaşılmaz bir yapıdan bir eve nasıl çevirildiğinin izleri de görülebilir."
"Yazmak, yaşanmayan hayattan bir çeşit intikam almaktır."
"Hayata ezik ve yenik başlamışsak, kafamızdaki şehir haritasının merkezi biz kendimiz değil, başkaları olur. Başkalarının evlerini, mahalleleri' ni arzular, oralara merkezlere ulaşmayı dileriz. Merkez büyük ihtimalle çocukluğumuzun geçtiği yerler, öyle olmasa' da bizim için önemli olan, değerli olan bizi bi yapan malzemenin durduğu bir yerdir. Ama oradan kaçmakta isteriz hatta unutmak' da. Şehrin diğer yerlerine bu noktadan başlayarak sokuluruz. Şehrin diğer yerlerini bu noktalarla ilişkilendirerek anlarız, tanırız. Uzaklık olarak farklılık olarak, koku, doku, kültür olarak."
"Siyaset, insanların argo anlamıyla “yazdıkları” şeyler gerçekmiş ve siz de bu gerçeğin önemli bir parçasıymışsınız gibi davranabilme sanatıdır."