Ben, sözünü edeceğim olayları tarihtir diye anlatmayacağım. Bu, gelecek nesillerin işidir. Benim yazdıklarım tarih gerçeklerini aydınlatacak bir kaynak olursa ne mutlu bana.
İstiklal Savaşını merak edenlerin, ilk ağızdan anlatılan anıları dinlemek isteyenlerin mutlaka okuması gerekli olan bir kitap. Kitap dört bölümden oluşuyor. Ulusal Kurtuluş Mücadelesi, Cumhuriyet ve Devrimler, İstiklal Mahkemeleri ve İzmir Suikastı ile Mustafa Kemal Atatürk. Son bölümde ise fotoğraflara yer verilmiş.
Kitabın başında Kılıç Ali'nin oğlu Altemir KILIÇ'ın yazdığı önsöz niteliğinde bir bölüm var. Buradan Kılıç Ali'nin asıl adının Asaf olduğunu öğreniyoruz.
Kitaptan akılda kalan satırlar ise şöyle:
Gazi, ''Halkın kurtardığı Türkiye devletinde diktatörlük yoktur, olmayacaktır, çünkü olamaz'' diye bağırıp dururken, muhalif grup üyeleri Gazi'yi önüne geçilmez korkunç bir diktatör olarak tasvir ediyor, Gazi aleyhinde haksız ve insafsız propagandalar yapıyorlardı.
"Paşam, din gerekli bir şey midir? Hilafetin kaldırılması iyi mi olmuştur? "
Atatürk yine sakin bir tavırla bu soruyu da cevaplandırıyordu:
"Din gerekli bir kurumdur. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur. Yalnız şurası var ki, din, Allah ile kul arasındaki bağlılıktır. Softa sınıfının din simsarlığına izin verilmemelidir.
Dinden maddi çıkar sağlayanlar menfur kimselerdir. İşte biz bu duruma karşıyız ve buna izin vermiyoruz. Din ticareti yapan bu gibi insanlar, saf ve masum halkımızı aldatmışlardır. Bizim ve sizin asıl mücadele ettiğimiz ve edeceğimiz bu kimselerdir.
Hilafete gelince; işin garibi bazı arkadaşlardan, özellikle dışarıdan bana hilafet teklifleri gelmiştir. 'Siz halife olunuz' demişlerdir. Ben bu tekliflere daima gülerek cevap verdim. Hilafet gereksiz, hatta zararlı bir kurum haline gelmişti. Bundan beklenilen amaçlar gerçekleşmemiştir. Dünya Savaşı'nda gördük: Müslümanlar halife ordularına karşı savaştılar. Halife ordularını Suriye' de arkadan vuranlar oldu. Bunlar aynı halifeye
karşı, gönderilen Türk askerlerini şehit etmişlerdir. Hilafet yararlı konumunu korusaydı, İslam dünyasının buna sahip çıkması, saygı göstermesi gerekirdi. Dinle hilafeti birbirinden ayırt etmek gerekir. Birincisi ne kadar yararlı ise, ikincisi o kadar gereksiz olmuştur. Hilafeti kaldırdığımız günden beri kimsenin buna sahip çıkmaması, Müslüman dünyanın halifesiz de yürüyeceğine ve yürümekte olduğuna en güzel örnek değil midir?"