![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEupmbXqA3eV_jarNDNhA6mwK-QlPbRHMmxvxQk1QwYqLmd6Y0OsjKDmm3l5xRHo_Vx3kjiwJUiYwzaFfV76P9hTsWnxPmMySWVN56XyPZZsO4NDsawAkW6-o23uJnXqjEu4DqAqUHyhU/s400/sahafsalih-1515765247.jpg)
Maksim Gorki’nin bu romanı dünyada sosyalizm, işçi sınıfının mücadelesi ve işçilerin yaşantısını ele alan ilk kitap olma özelliği taşımakta, adeta Ekim Devriminin geleceğini haber veren ilk roman olma niteliği taşımaktadır.
Kocasının ve toplumun üzerinde uyguladığı baskı ve şiddete sesini çıkarmayan, hakkını arayamayan bir kadının, oğlunun ve çevresinin etkisiyle insanların acısını algılayan ve onları uyarmaya, uyandırmaya çalışan bir savaşçı haline gelmesi romanın konusunu oluşturur.
Nilovna adında kadının içki içip karısını dövmekten başka özelliği olmayan, kocasının ölümüyle başlar. Nilovna, devrimci oğlu Pavel ve onun arkadaşlarıyla yaşamaya başlar. Oğlu Pavel çalıştığı fabrikadaki eylemlere önderlik ettiğinden ve hapse girer. Çıktıktan sonraysa 1 Mayıs gösterilerine katılır ve tekrar hapse girer. Uzun süre tutuklu kaldıktan sonra yargılanıp sürülür. Nilovna ise bu ortamda hakkını arayan ve sorgulayan bir kadın haline gelir.
Roman, ihtilale hazırlanan devrimcilerin nasıl olması, neler yapması nasıl davranması gerektiğini ortaya koyan devrim hazırlıklarının manifestosu şeklinde yazılmış, dünyadaki devrimcilere örnek teşkil etmiştir.
Kitaptan küçük alıntılar:
"Hırsızlık edenleri atıyorlardı içeri, şimdi de doğruyu söyleyenleri atmaya başladılar."
"Yüreğin yarısında sevgi, öbür yarısında nefret..." dedi Andrey. "Buna yürek mi dayanır?"
"Ey insanlar birleşin...Bir araya gelin ve kuvvetli olun. Hayatın anlamı kin ve nefret değil, sevgi ve aşktır."
'' Gerçeğin ateşini hiçbir güç söndüremez! ''
'' Güzelim, yaşamda bütün insanlar için yeterli ışık bulunduğunu, bir gün o ışığı herkesin göreceğini, onu bütün şenlikleriyle kucaklayacaklarını bilmek, ne güzel şey! ''
" Gün gelecek..." diyordu. "Bütün ülkelerde emekçiler başlarını kaldıracak ve biz artık böyle yaşamak istemiyoruz, diyecekler. O zaman açgözlülerin aldatıcı gücü yıkılacak, toprak kayacak ayakları altından ve tutunacak hiçbir dayanak bulamayacaklar..."
"Aklının zincirlerini koparan kimseler, gerçek insanlardır."
"Analarda, her şey için yeterince gözyaşı bulunur... Her şey için !"
"Gerçek kanla boğulmaz, gerçeği kanla saklayamazsınız."
"-Ben inanıyorum, bir zaman gelecek ki insanlar birbirine değerlendirici gözlerle bakacak, herkes birbirinin gözünde bir yıldız gibi parlayacak. Herkes birbirinin sesini güzel bir müzik gibi dinleyecektir. O gün gelecek.
Yeryüzünde özgür insanlar, özgürlükleriyle yüzelmiş kişiler yaşayacak, herkesin yüreği açgözlülük ve ihtirastan arınmış olacak. İşte o zaman yaşam iğrenç bir şey değil, insanlığa gösterilmiş bir saygı olacak, insanlığın yüceliklerle süslü yüzü gelecek, pek çok yükselecektir. Çünkü özgür ve serbest insanlar için çıkılamayacak yer, yetişilemeyecek doruk yoktur."
işte o zaman bütün insanlar özgürlük, eşitlik içinde bir güzellik, olgunluk amacına yönelerek yaşayacaklar.
"Bilseniz, dedi. Ne tuhaf duygular uyanıyor kalbimde. Nereye gitsem bütün insanları arkadaş, hepsini doğruluk ateşiyle tutuşmuş, hepsini iyi, hepsini uysal, heosini sevinçli bulurum. Hepsi birbirinin isteğini gözlerinden anlar, kimse komşusunu kırmaz, kimsenin kimseye ihtiyacı yoktur. Bütün dünya, bir bütün, bir uyum içinde yaşıyor, her kalp kendine özgü ezgiyi mırıldanıyor, bu ezgiler de birer ırmak gibi bir noktada birleşerek en sonra bir ışık denizine, özgür, mutlu bir yaşayışın aydınlık ülkesine, serinkanlı, görkemli atılıyor."
"Halk ne zaman serbest olursa o zaman kendisi için hayırlı olanı düşünür."
"Her şeyden önce şunu anlamak gerekir ki boyunduruk ne kadar dar olursa iş o kadar yorucu olur."
"..Onlar bizim bildiğimiz, inandığımız dini de değiştirdiler! Düşmanlarımız ellerinde güç adına ne varsa bize karşı kullanıyorlar! Bugün bize kilisede din diye gösterdikleri korkunç bir şeydir. Bu dini değiştirmeli analık, değiştirmeli, tasfiye etmeli, Onu yalanla, iftira ile süslemişler. Bizim maneviyatımızı öldürmek için onun yüzünü bozmuşlar."
"İnsanı tutsaklıktan kurtaran yalnız akıldır."
"Onlar insanın ruhunu ezerler, vücudunu değil. Oysa kirli ellerle ruhuna dokunulduğunu duymak işkence görmekten daha acı ve korkunçtur, diye mırıldandı."
"Yalnız, mademki Tanrı var. Neden bizi böylece terk etti? Neden onun büyük tanrısal şefkati bizi korumuyor? Neden böyle insanları acı içinde bırakıyor, herkesin kahra, zulme karşı boynunu eğmesine razı oluyor, neden bu zulümlere, işkencelere, vahşete göz yumuyor?"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder