Bu Blogda Ara

14 Nisan 2020 Salı

Can Şenliği - Abbas Sayar

Daha önce "Yılkı Atı" isimli kitabını okuduğum ve kalemini çok beğendim Abbas Sayar'ın aynı Can Şenliği adlı kitabını da aynı zevkle okudum. Orta anadolu dilini kullanması ve karakterlere can verişi muhteşem. 
Oğulları ve gelinleri tarafından evlerinde istenmeyen Hüseyin emminin, zorunluluktan evlenmesi ve hayat mücadelesinde yaşadığı olaylar çok güzel anlatılmış. Muhteşem bir dil basit bir konuyu mükemmel şekilde anlatmış. Güzel alıntılarım var kitaptan:

"Allah kimsenin yolunu yolsuza düşürmesin. Kimseyi cahal ile, görgüsüz ile terbiye etmesin."

"Umutlanmak yaramıyordu. Sanki bir yürek kaşıntısıydı umutlanmak. Ne çekmişse umuttan çekmişti."

"Dağ gibi adamı kuru çöpe çevirmiş gavur yokluk."

Eşşeği sevmez oldu birden. Büyük büyük bir küfür yapıştırdı kendine. Sonra söylendi: 'Olmam diyesice, kara topraklara yapışasıca...Ömrün boyu elime aldığın bütün değneklerin iki ucu da boka batık. Biri bulaşmazsa biri bulaşır..."


"Olsun. İsterse bağdaki kelik kadar olsun. İnsanın şu dünyada 'benim' diyeceği el kadar yeri olmalı. Mezar yeri de olsa..."

"Eylül kendini birden toparlayıverdi. Vebal çekmek istemez  Orta Anadolu'da Eylül ayı...Avucunun biri sıcaktadır.  Biri soğukta... Ağustosun sıcak lezzeti birdenbire kayıverir elinin altından...Öbür eli ekimin ne idüğü belirsiz cenderesine sıkışmıştır. Topraktaki son 'Merhaba' ya sığınır. Sebze hala yaşantıya özentilidir. Dallarda meyve..."

"Çok param var derim yalan söylerim. Şu yalan kafiri tüm bir insanların gıdası, sermayesi...Allah'a doğru hesab verecek bir ben mi kaldım? Onun da bana soracağı suale cevabım hazır: 'Maşallah, dünyada mamur ettin. Sıra kala kala ahiretine mi kaldı..' Söyleyeceğim yalanı"

"Dik yamaçta toprak oyulmuş, üstüne çerden çöpten üç beş ince söğüt dalı atılmıştı. Güneşten kaçmaya yarardı. Yağmaz ya! Yağarsa yağmurdan garip bedenin kurtulurdu. Vay bir de yağmur yağardı ki sanki...Mayısta gözünün yaşı tükenirdi gökyüzünün... Eylüle, ekime  dek her bir yön ışıl ışıl mavi. Ve de yer demir gök bakır..."

"Ne yapan ki; bu melmekette darı az, tavuk çok. Her gün uykularında darı üstüne bin türlü rüya görürler. Ancak horoz sırtlarına binince uykularından ayıkırlar."

"Vardığın yer kör ise gözünü kırpıdarak bak! Madem millet senden namaz umar, git, kıl!"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder