![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiVHniPcStZsQ2aRb5Jp_4kjvuFyS4GN6shl_pCKh6NcqTvLbLI4Xy3feeVaB3XAh0GsmdsuejwqvjPv0No2MDUas_d4h93t6VyOf5PbOEfpMHUcj5FMo0KMIWAAeGYZ4fhpr0dd6TrPfg/s320/91199_28484_1534447513.jpg)
......
Okuduğum kitaplar hakkında yorumlar, düşünceler,alıntılar içeren kişisel blogum. Mehmet Tekinbaş
Daha önce Karısını Şapka Sanan Adam kitabını okuduğum Oliver Sacks'tan farklı konulu bir kitap. Bir araştırma kitabı kimliğinde olan kitapta sağırların dünyasına bir yolculuk yapıyoruz. Sağırlık ve işaret dili hakkında bilinenler, yanlış bilinenler ve bilinmeyenler tüm yönleriyle inceleniyor.
"Bazı sağır çocuklar, ağır sağır olsalar da, ötekilerden çok daha iyi bir eğitim alabiliyorlarsa, o zaman sorunun kökenleri sağırlıklarında değil, sağırlığın neden olduğu zorluklarda, özellikle yaşamlarının başlangıcından itibaren karşılaştıkları iletişim kurma zorluğunda ( ya da bozukluğunda ) aranmalıdır."
"İşaret dilinin kelimeleri ve deyimleri küçük yaşlarda öğrenilse de, bu dilin grameri, konuşma gramerinin öğrenildiği yaşlarda gelişir. Dilsel gelişme sağır ve işiten çocuklarda aynı hızı takip eder. İşaretle anlaşma konuşmadan daha önce ortaya çıkıyorsa, bunun nedeni kolaylığıdır; kasların basit ve ağır hareketleri bu dil için yeterlidir, oysa konuşmada yüzlerce farklı yapının yıldırım hızıyla koordine edilmesi gerekir, bu yüzden de çocuklar ancak iki yaşında konuşmaya başlarlar. Yine de sağır bir çocuk dört aylıkken 'süt' işaretini yapabildiği halde, işiten çocuğun etrafına bakıp ağlamakla yetinmesi ilginçtir. Belki de bir nebze işaret dili öğretilmesi bebeklerin yararına olacaktır."
"İşaret dilinin evrensel ve tek bir dil olduğu, bütün dünyadaki sağırların bu dil sayesinde derhal birbirleriyle iletişime geçebilecekleri görüşü hala yaygın bir kanıdır. Ve tümüyle yanlıştır. Yeterli sayıda sağır insanın birbirleriyle temas halinde olduğu ortamlarda yüzlerce farklı işaret dili vardır."
"Körlüğümün ilk yıllarında, tanıdığım insanlar hakkında düşünürken onları iki gruba ayırıyordum. Yüzü olanlar ve olmayanlar... Kör olmadan önce tanıştığım insanların yüzleri vardı, ama kör olduktan sonra tanıdıklarımın yoktu... Zaman geçtikçe, yüzü olmayanların oranı artmaya başladı."
"Gerçek, onun ulaşamayacağı kadar derine gömülmüştü. O da bildiği tek şeye, hayale sığınmaya karar verdi."
"Olduğuna inanmadığınız bir şeyi yok edemezsiniz. Ama bir şeyin varlığını zedelemek istiyorsanız ona olan inancı yok ederek işe başlayabilirsiniz."
"Korkunun gölgesinde akıl fakir kalır."
"Pencereler, kimi zaman bakmasını bilene ya da aklını çeldiği gözlere inanılmaz şeyler gösterir."
"Hiçbir tıp kitabı doktorun suskunluğunun hastaya iyi gelebileceğini söylemez. Ama zaten tüm doğrular da kitaplarda yazmaz."
"Belki mucizelere inanmak hasta ruhların en iyi ilacıdır; ama mucizelere kanmak kimi zaman ölümcül bir hastalıktır."
"Sanki yanlışlıkla doğmuştu ve bu yanlışlığın bedelini de, varlığının ağırlığını taşıyarak ödemek zorundaydı."
"Marifet tadı alarak yaşamakta. Bazen akıllı, bazen deli..."