Bu Blogda Ara

Öykü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Öykü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Temmuz 2023 Çarşamba

Bozkır Gelini - Bekir YILDIZ

Sekiz öyküden oluşan kitapta diğer Bekir Yıldız kitaplarında olduğu gibi dert ve karamsarlık dolu. Çünkü fakirlik var, cahillik var. Diğer öykülerin isimler ise: Şair Ana, Birkaç Kaçakçı, Tohum, Bir Kadın Polis, Gözler, Canlı Tabanca ve Ölü Bohçası. Öyküler fakirlik işsizlik ve darbe döneminin o kasvetli günlerini anlatıyor. Yaşar Kemal benzeri öyküler.

Bozkır Gelini'nde, başlık parası karşılığında satılan dokuz yaşındaki Atiye'nin hikâyesini anlatıyor, kitabın adı da buradan geliyor.. Yeşil-kırmızı ışıklı bir yol kesiminde durdu araba. Atiye'nin düşündükleri de durdu sanki... Kafesli demir pencereden içeriye girdi köy. Çevresine bakındı. İki jandarmanın arasındaydı hâlâ. Elleri kelepçeliydi. Gelin gittiği o ilk gece, o ilk gecenin üzerinden geçen geceler neredeydi şimdi?

" Fadime'nin henüz on yaşa bile ulaştıramadığı bedeni, odanın hastane kokusundan titriyor. Çevresine bakınıyor. Geçmişi, birkaç yüzyıl yaşanmış gibi yoğun, karmakarışık, tel örgülerle çevrili, usturanın üzerinde koşulmuş, uyunmuş gibi ürpertili...Korkudan yusyuvarlak olmuş gözlerini kısmaya çalışıyor. Ama gözleri kendisinde değil sanki. Yuvalarından fırlamış, iki bilya gibi gene. Anlatmak, deryalara bile sığmaz sandığı anılarını anlatmak için çırpınıyor."

"İşsiz ve aç bıraktıkları kimselerden, gençlerden bazılarının çaresizliğini sömürerek, onları baskıyla veya çıkarla kendi "dava" larına bağlamaya uğraşıyorlar."

20 Nisan 2022 Çarşamba

Kürklü Kişi - May Sarton

Bu kitaptaki hikâye Amerikalı ünlü yazar, şair May Sarton’ın kendi kedisi Tom Jones’un başından geçen gerçek maceralardan oluşmaktadır.

Kitabın önsözünde yazar May Sarton, "Umarım ki bazı büyükanneler Kürklü Kişi'yi yüksek sesle okurlar, çünkü o, bu niyetle yazılmıştı."

Adsız sansız, bağımsızlığına şiddetle düşkün bir sokak kedisi süregeldiği derbeder hayattan yavaş yavaş sıkılır ve rahat bir yuva karşılığında özgürlüğünden feragat etmenin cazip olabileceği düşüncesi aklında yer etmeye başlar. Birtakım denemelerden sonra karşısına çıkan ev ile sakinlerinin sesi, bu fikrinin uygulanabilir olduğunu gösterir kendisine. Ve işte bu yeni yuvada bir sokak kedisi önce bir Beyefendi Kedi’ye, en sonunda da Kürklü Kişi’ye dönüşür...

“Judy ve ben, [...] 1950’lerin başında birkaç yıl [...] kiralık bir evde oturduk. Judy üniversiteden bir yıl süreyle izin aldığında, kiracısı olduğumuz evi Vladimir Nabokov ve güzel karısı Vera’ya kiraladık. Evde kaldıkları süre boyunca Tom Jones’u el üstünde tutulan bir pansiyoner olarak kabul etmeye memnuniyetle razı oldular. Beyefendi bir kedi için, iyi kalpli Vera ve kedisever Vladimir ile böylesine saygın bir aileye kabul edilmek ne talih! Ve de kedi lisanının Rusçaya tercüme edilmesini işitmek.”

"Bir Beyefendi Kedi, bir insan tarafından sahiden sevildiği zaman bir Kürklü Kişi olur."

"Uygun yoga hareketlerini yaparak kapının önünde yeterince uzun zaman oturulursa kapının açılacağı iyi bilinen bir gerçektir."

"..Üçüncü emre göre, bir Beyefendi Kedi, ne kadar aç olursa olsun, yemeğine hiç telaş etmeden, belli bir mesafeden usulca yaklaşmalı, onu uzaktan koklamalı ve asgari bir metreden, yargısının ne olacağına karar vermelidir. İyi, Orta, Geçer veya Değmez. Verdiği hüküm 'iyi' olursa, yemeğine usulca yaklaşacak, çömelmiş vaziyette oturacak ve bir lokma almadan önce kuyruğunu gövdesi etrafında kıvıracaktır. 'Orta ise', çömelecek fakat kuyruğunu yere  uzatmış halde arka tarafta bırakacaktır. Hüküm sadece 'Geçer' ise, ayakta  durarak yiyecek ve eğer 'Değmez' olursa, üstünde toprağı eşeleme ve onu gömme törenini icra edecektir."

Hoşgör Köftecisi - Orhan Veli

Güzel şiirleri ile öne çıkan Orhan Veli öyküleri ile öne çıkamadı bence. Çıkmaması da iyi olmuş. Şair Orhan Veli daha iyi. 
Orhan Veli'nin öykülerinden oluşan bir kitap Hoşgör Köftecisi. Merak ettiğim ve kısa bir kitap olduğu için okudum ama çok da keyif vermedi. Belki siz seversiniz.

Alıntılar ise şöyle. Evet biraz zorlama:

"İnsan bütün ömrünü bir hayal peşinde tüketebilir."
Sevme” sözü de geniş bir söz. İnsan bir yemeği seviyor, bir rengi seviyor, bir kadını seviyor."

"..Ah, biz küçük burjuvalar, ne sahte, ne yaldızdan ibaret insanlarız. Her şeyimiz yalan. En küçük yalanı, düpedüz yalan söylediğimiz zaman söyleriz. Ya söylemediklerimiz? Korkunç."

"..Kimi adamlar derler ki: "Aşk, insanı güzelleştirir"miş. Orasını bilmem; ama iş güzelleştiriyor."

28 Nisan 2021 Çarşamba

Deprem - Zeyyat Selimoğlu

 
Zeyyat Selimoğlu, ilk baskısı 1976 yılında yapılan bu romanı için arka kapakta: "Uykusuz kaldığım bir gece, içinde yaşadığımız şu büyük kentin bir deprem bölgesi olduğu düşüncesi kafama takıldı. İşte 'Deprem'in çekirdeği böyle oluştu. Sürüp gitmekte olan bu büyük kent depremi, her gün yüzlerce insanı sarsar, bozar, çökertir. Fazılzade ile Sefer de kurtulamazlar bu depremden, hem de en uçlarda yer almış iki insan olmalarına karşın... İnsanın dramı beni hep etkilemiş, beni yazmaya zorlamıştır." diyor.

Rize'nin Mitari köyünden Sefer'in hikâyesidir anlatılan.Sefer; delişmen, babayiğit, delikanlı bir adamdır.Ekmeğinin peşinde kendini İstanbul'a atar.Türlü türlü işler gelir başına.

Güzel bir öykü, her Zeyyat Selimoğlu öyküsü gibi.

"Bu yosma kent her şeyini satıyor, her şeyini; kadını da satışa çıkarmıştır bu kent demek bu böyle, diye düşünüyor Sefer fırındaki ekmek tezgahına dönerken. Kadın eti satılıyor bu kentte, bacak ve kol ve göbek satışa çıkarılmış, kiralık!"

"..Kardeşimi yoksa bu adam? İnsanlar çifttir, derler, ikizdir. Bu da onun ikizi olsa gerek, bu ne benzemek? Oysa, kafadaki düşüncedir iki insanı birbirine benzeten ve eş tutan, sefer onu bilmiyor. Kafada üretilen her neyse, yüze vuran da odur."

"Öyledir da, günahı büyük olanın camisi de ona göre olmalı. Günah işlemeyenler camiyi ne edecek?."

"İstanbul, ki gözlerini göstermeden görmeyi iyi bilmiş, yüze gülmüş, arkadan çukur kazmış, nice adama tuzak kurmuş yosma bağrında, Sefer'in yola çıktığını çok önceden görmüştür."

"Geceler uzadıkça uzuyor. Hani o geceler ki kadınsız geçecektir, geçmek bilmiyor: Sefer kadın istiyor. Od, ocak, kömür değil, bir kadın kalçasından yayılan sıcaktır erkeğin odasını ısıtan."

"Ne var ki, benim için ilginç değildi artık. Uygarlık dediğimiz, yarım yamalak girdi mi bir ülkeye, doğayı yozlaştırmakla kalıyor, uygarlık tam gelmiyor, ama doğa geriliyor."