Kitapta bilhassa gençlere ve zihnini kullanarak çalışanlara hitap eden Fransız profesör kendi hayatından aktardığı örnekleri ve başka düşünürlerin tespitlerini de kullanarak insanın irade zayıflığıyla nasıl mücadele etmesi gerektiğini anlatıyor.
Okuduğum kitaplar hakkında yorumlar, düşünceler,alıntılar içeren kişisel blogum. Mehmet Tekinbaş
Bu Blogda Ara
20 Kasım 2022 Pazar
İrade Terbiyesi - Jules Payot
Kitapta bilhassa gençlere ve zihnini kullanarak çalışanlara hitap eden Fransız profesör kendi hayatından aktardığı örnekleri ve başka düşünürlerin tespitlerini de kullanarak insanın irade zayıflığıyla nasıl mücadele etmesi gerektiğini anlatıyor.
13 Kasım 2022 Pazar
Atatürk'ün Yanı Başında - M. Kemal Ulusu
Nuri Ulusu'nun kim olduğunu biraz anlatmak gerekiyor; kendisi Atatürk'ün kütüphanecisi. Böyle anılmak istiyor. On iki yıl boyunca bilfiil onun yanı başında en sevdiği yardımcılarından biri olmuş, dil ve tarih çalışmalarında aktif görevlerde bulunmuş, tüm yurt gezilerinde, tatbikatlarda, manevralarda ona eşlik etmiş. Hep derler ya, bir insan olarak Atatürk'ü tanımadık diye. İşte, elinizdeki bu kitap bu eksiği gidererek bizi adeta onun yanı başına götürüyor ve o meşhur sofrasına, esprilerine, gezilerine, dostluklarına, kırgınlıklarına, rüyalarına, ideallerine ve yalnızlığına ortak ediyor. Ancak bununla da kalmıyor, Atatürk'ün din, laiklik, Türk tarihi gibi önemli mevzular hakkındaki düşüncelerine de birinci elden tanıklık ediyor.
Nuri Ulusu'nun oğlu Mustafa Kemal Ulusu'nun uzun yıllar süren araştırmalarını ilk kez gün ışığına çıkan fotoğraflarla bir araya getirip derlediği bu kitap, bizlere Atatürk'ün ardımdaki insanı anlatıyor.
Büyük Atatürk'ün on iki yıl hep yanı başında çalışmış , onun ardında tüm Türkiye'yi gezmiş, hastalığında ve ölümünde ise başucunda olmuş babam Nuri Ulusu'nun bana anlattığı ve bizzat yazdığı hatıralarından derlediğim bu güzel, tarihi eserin yeni ve çok genişletilmiş baskısının Türk insanına, bilhassa Türk gençliğine büyük Atatürk'ü, tamamen gerçek yaşantısıyla ve tüm insani yönleriyle tanıtacağına inanıyorum . Babama verdiğim sözü tuttuğum için çok mutluyum. Biz Türk milleti Atatürk'ü hiç unutmadık ve hiçbir zaman unutmayacağız. "Mustafa Kemal Ulusu"
...Atatürk: "Ben de sizler gibi bir insanım, lütfen beni insanüstü ve doğaüstü görmeyin, hepiniz gibi benim de dünyaya gelmemdeki tek fevkaladelik vardır, o da 'Türk' olarak dünyaya gelmemdir."
"... İlk iş olarak Amali Erbaa, Arapça bir işlem adı..."
"Atatürk: "Benim çocuklarım bu kelimeleri anlamaz; çünkü bu kelimeler Arapçadır. Bunu Türkçeye çevirelim... Bundan sonra bunun adı 'Dört İşlem' dir." diyerek devam etti..."
"… bizim çocukluğumuz fakirlikle geçti, elime üç beş kuruş para geçince bunun muhakkak yarısını kitaba verirdim. O zaman da böyle okurdum. Eğer aksini yapsaydım ben Atatürk olamazdım, Türkiye’yi bu hale getiremezdim,” dedi."
"Atatürk Nuri Ulusu'ya:"Ne o Nuri oğlum şaşırdın değil mi? Şaşırma, şaşırma savaşta bunlarla cephane taşıdık, sen o zamanlar çocuktun, bilmezsin, bu sandıklar benim için çok önemlidir. Şimdi o savaş bitti, yeni bir savaş başlıyor. O da kültür ve sanat savaşımızdır ve okumakla, kitapla olur; işte şimdi cephane taşıdığımız sandıklara kitapları koy, bu sandıklarla taşınsın, cephanenin yerini kitaplar alsın." dedi."
"Halkın içinden gelen Türk'ün bu asil evladı, daima çok sevdiği milletinin arasında bulunmaktan çok zevk duyardı. Dolayısıyla da sık sık işte böyle yüzmeye, sahillere, gazinolara, emsal yerlere gider ve buralarda hep birlikte onlarla oturur yer içer, eğlenir, dans ederdi. Onun her şeyi vatanı ve milletiydi. Kimseden çekinmez ve korkmazdı."
"12 yıl yanında, çok da sofrasında bulunduk. Ben ve arkadaşlarım bir gün dahi sarhoş olduğunu, başının düştüğünü hiç görmedik. Hatta bazen çok sinirlendiği zamanda içkisini bırakır, kalkar giderdi."
"O hep 2000'li yıllardaki Türkiye'yi düşünür ve hayal ederdi. Onun görmesine imkân yoktu, herhalde ben de göremeyeceğim. Oğlum, torunlarım görecekler ve kendim gibi biliyorum, tarihimize ilgisizliğin artmasıyla üzülecek ama çok üzülecekler. İnşallah büyük Atamın, Paşamın kemiklerini sızlatmazlar."
Kalpaklılar - Samim Kocagöz
Milli mücadeleyi en güzel anlatan kitaplardan biri bana göre. Hasan Tahsin' le başlayan ilk direnişten zafere giden yolun romanı. Kuvayi milliyenin örgütlenmesi, savaşın perde arkasında yaşanan olaylar ve tarihle iç içe geçen Talip ve Müjgan'ın hikayesi.
Zamana Yazılan Sözler - Feridun Andaç
Sanat, edebiyat, kültür alanlarındaki inceleme ve araştırma metinleri, öykü, deneme, gezi ve köşe yazılarında Türk edebiyat ve kültürüne uzun yıllardır saptamaları ve birikimiyle katkıda bulunmuş olan yazar Feridun Andaç, bu kez de seçilmiş denemelerinin toplamıyla okuyucunun karşısına çıkıyor. Andaç’ın metinlerinde hem yerel, hem de uluslararası kültür arenasından süzülmüş temalar, farklı toplumların bilinçaltında yer eden çarpıcı isimler, birey ile içinde yaşadığı toplumun kültürel, tarihi, politik, felsefi, psikolojik birikimi ve duyarlılıkları çerçevesinde, geniş bir yelpazede sunuluyor. Andaç’ın felsefi olduğu kadar yalınlığa eğilimli üslubunda içselleştirilen meseleler, hapsedilemeyen zamanın sert gerçekliğini yeniden kurma çabasıyla birlikte, modern insana ayna tutuyor. Büyük yazarların, sinema üstadlarının, yaratıcılığın, bölünmenin, çocukluğun, kaybedilen, kazanılan sevgilerin tortusunda şekillenen varoluşsal tedirginlikler ve keyifler, varılan kentlerin, ülkelerin imgelerine karışıyor. İçsel bir birikimin ve zengin bir mirasın kişisel yansımaları eşliğinde sunulan fikir ve duygular, etkileşimli bir okuma vaat ediyor.Bir belleğin izdüşümü, zamanın döngüsünde yaratımın sorgulanışına yaşam veriyor. Zamana Yazılan Sözler, bir kültürel birikimin düşsel geçidine katılmak isteyenler için...
"Zamana Yazılan Sözler, çıkılan bu okuma/yazma/gitme yolculuklarının izlerini/renklerini taşır. Kendine yazıyı yurt kılan birinin (yazarın) yaşamından renkler, duygu/düşünce ikliminden yansılar olarak da okunabilir her bir deneme."
"Bir yazarın yazdıklarının satır aralarını okumak her zaman öğretici gelmiştir bana. Ama her yazarda -belki de sizin yazarınız olmayanlar da- bunu görmek pek olası değil."
"Okuyarak edindiğimiz "özel dünyayı" zamanla yazarak kurmaya yöneliyorsunuz."
"Kitapların gösterdiği bir aşkla, hayatın yaşatıp öğrettiği aşkın beni yüzleştirdiği noktadaydım."
"İnsan yazmasını değil görmesini öğrenmeli. Yazmak bir sonuçtur."
6 Kasım 2022 Pazar
Özgürlüğün Rengi Mavidir - Cem Seymen
"Haberlerde neredeyse her şehirden gelen ölüm haberleri, polisin yakaladığı kötü adamlar, kötü adamların yardım eden iyi insanlar, üniversitedeki ağabeylerin birbirleriyle bir türlü neden patlak verdiğini anlayamadığımız kavgaları olurdu. Bizim gibi ya da bizden sonraki nesiller gibi değillermiş onlar, kavgaları belliymiş. Baskıcı devlete, faşizme, düşüncenin katline, sermayenin sömürüsüne, ülkelerin mandasına itirazları varmış. Cesur ve gözü pek gençlermiş onlar. Ben bizim kuşağa da sonrakilere de tanım koyamıyorum. Sahi, tutkumuz ne bizim? Uğruna güneşler doğuracağımız bir idealimiz yok mu? Miras devraldığımız bir kavgamız yok mu?"
"Kimseyle hiçbir konuda yarış halinde değilim. Kimseden akıllı, kimseden güzel ya da kimseden iyi olma gibi bir iddiam yok. Kimse için 'en' değilim, 'daha' değilim. Bu devasa iddiasızlığın verdiği özgürlüğün hastasıyım...
Gençsin ama bu gençliği hissedemiyorsun.Umutlarını çalıyorlar çaresizce seyrediyorsun.
Yükselmek istiyorsanız, ahlaklı yükseleceksiniz. Gözünüz her daim aşağıda olacak, arada bir yukarı bakmayı da ihmal etmeyin. Aşağıdan koparsanız yukarıda hem yalnız hem de güçsüz kalırsınız.
"Beni öldürmeyen şey daha güçlü kılar" diyor ya hani Friedrich Nietzsche, aklımızı uykuya yatırdığımız ve olan bitene sessiz kalarak kurtarıcı bekledoğimiz sürece daha çok çığlık atacağız."
Nelson Mandela ruhu lazım bize: “Özgürlük için gökyüzünü satın almanıza gerek yok. Ruhunuzu satmayın yeter.”
Özgür değiliz hiçbirimiz.İhtiyaçlarımız,ilgilerimiz,beklentilerimiz,kurduğumuz hayaller,deneyimlerimiz,dünya görüşümüz,kültürümüz,aldığımız eğitim, hiçbiri şu andaki sistemin umurunda değil.
"Faydacı, çıkarcı kurnazlar yüzünden ne yaparsan yap dikiş tutturmanız zor. Üstüne üstlük herkes birbirini jurnalliyor, güçlü alttakini ezmek için ahlaksızca yarışıyor. Güven duymayan gençler de yurt dışının yolunu tutuyor, kurtuluşu Türkiye'yi terk etmekte buluyor. Ne yapsın? Haklı."
29 Nisan 2022 Cuma
Gurabahane-i Laklakan - Ahmet Haşim
Şeytanla Konuşmalar - Hilmi Ziya Ülken
Aynı Goethe'nin Faust'u gibi şeytanın kahramanın yanına gelmesiyle başlar. Faust' taki gibi burada bir yoldan çıkarma değil de sohbet söz konusu. yazar ya da kitabın kahramanı felsefe, edebiyat, tiyatro, resim, şiir, tarih vs. hakkında düşüncelerini bu sohbet yoluyla anlatıyor. Bir çok tarihi olay ve kişilerden söz ediliyor.
İlk sayfadan beni saran kitap sonrasında sıkılmaya sevk etti. Belki de Faust'un gölgesinde kaldığını düşünmem buna sebep oldu. Değerli sosyolog, felsefeci Hilmi Ziya Ülken'in "Şeytanla Konuşmalar" kitabı okunası kitaplar içinde bende yerini aldı diyebilirim.
"Şeytan diyor ki: Sözün kısası: ben şu insanlara üç şey hediye ettim: delilik, yalan ve fazilet."
" Şeytan yeis demektir. Ben yalnız fenalıkları görür ve gösteririm."
"Hâdiseler kötü gidince kusuru kendiniz de bulacak yerde; kadere, Allah'a, talihe yumruk sıkarsınız."
"İnsanlara şehveti ben öğrettim, aşkın, içkinin, kumarın, altının, debdebe ve tantananın, şöhretin, hiç bir şeyden doymamak ve her şeyi araştırmanın, ebedî olmak rüyasının sarhoşluğunu ben tattırdım."
"Neden fukara şeytanın da doğru sözlü, samimi olacağına bir türlü inanmazsınız?"
"Kitapları seviniz! Sarhoşun içkiden nefret ettiği gibi ondan kurtulmaya çalışmayın. Ben Aristo'yu, Ciceron'u, Eflâtun'u ve Lucrece'i okurum. Onların hepsini ayrı ayrı yaşarım; hiçbiri bana hükmedemez. Beni ne çileden çıkarır, ne sarhoş eder, ne de hiddetime sebep olurlar. Bir şarap degustateur'ü gibi hepsinin lezzetine bakarım; bana her biri ayrı zevk verir; ayrı bir dünyanın kapısını açarlar."