Bu Blogda Ara

19 Temmuz 2018 Perşembe

Çadırın Işığı - Bekir AYGÜL

Orta Asya'dan Anadolu'ya esen Yörük Rüzgarı alt başlığı ile yayınlanan kıymetli arkadaşım, meslektaşım, on parmağında on marifet olan Bekir Aygül'ün Çadırın Işığı adlı kitabını hediye ettiği eşimden ödünç alarak okudum, aklımda kalanları yazdım.


Kitap, yörük kültürünü güzel bir roman eşliğinde dramatize ediyor. Dramatize demekle doğru kelimeyi mi kullandım bilemiyorum ama güzel bir roman içeriğinde yörüklerin yaşam tarzı, doğumları, kız isteme, evlilik ve düğün törenleri, cenaze adetleri, sofra adapları, yeme içme alışkanlıkları, yörük mutfağı,bilmeceleri, oyunları, tekerlemeleri, tarla işleri, hayvan bakımları, kahramanlıkları, cenkleri, kısaca hayatlarının her anı, Selçuklu döneminin tarihi olayları ışığında çok güzel anlatılmış. Yörük obasında geçen olaylar ve yöreye ait betimlemeler Yaşar Kemal romanları tadında tasvir edilmiş. Yörük çadırlarının özellikleri, yörük delikanlılarının ve kızlarının kıyafetleri en ince ayrıntısına kadar çok güzel anlatılmış. Yerel dillerden de konu içinde gerekli yerlerde kullanılarak örnekler verilerek, kitabın sonuna da kitapta kullanılan sözcükler ve anlamlarının yazılması çok yerinde olmuş. Bazı unuttuğumuz kelimeleri yazarın sayesinde hatırlamış olduk böylece.     

Kaynakçada da belirtildiği gibi çok detaylı ve etraflıca, yerel kaynaklardan, ilk ağızdan yapılan araştırmalar sonucu meydana getirilen bu eser için Sayın Bekir Aygül'e çok teşekkür ediyorum. Yüreğine, emeğine sağlık.

Kitaptan bazı alıntılarım ise şöyle:

"Yörük çadırları keçeden veya kıl çadırdan yapılır ve çok özelliklidir. Rastgele elde edilmez. Karakeçilerin kılının kırkılması, taranması, eğrilmesi, dokunması ve yine kıldan yapılan iplerle dikilmesi sonucunda elde edilir."

"Çadırların direk sayısı sahibinin zenginliğine göre artar."

"Yörük erkekleri, giydiği elbiselerinde rahat etmeyi sever. Hem yakışmalı hem de güven vermelidir. Ata, eşeğe rahat binmelidir. Sevmediği giysiyi giydiremezsiniz ona. İçindeki yiğitlik ve kahramanlık duygularına hitap etmiyorsa, o giysiyi giymez bir daha. Desenlerle süslenmiş giysisi içinde düşmanlarına korkular saçmalı, heybetiyle görenleri dehşete düşürmelidir. Yiğitlik ve mertlik dış görünüşte değil, insanın özünde olması gerekirse de yine ona yardım etmeli giysileri. Dostları sevindirmeli, sevdiceğini gururlandırmalıdır giysileri.

"Kavurmanın Yörüklerde ayrı  bir yeri vardır. Yörük kavurmasının tadı başka olur. Kavurmayı kocaman sacda pişirip, üzerine yoğurdu serğiştirip, ortasına üzüm pekmezini döktün mü insanı kudurtur. Karşısında ne cavır dayanır ne canavar.

"Varacağın oğlanın önce anasına babasına, dedesine daha sonra da amcalarına ve dayılarına bakacaksın. At olacak tay yürüyüşünden belli olur."




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder