![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQYoGLluY4CqgJ6sFYTKz_Y3Dsq7FGQ05c_UmCleQvflIN42Uml4-QnARvbauy9j0mt5FIPWdfkGVaSi5YjNztKN_QJC-VlqDG0n_f8mRdnpocsif-SKn-AcCQLaph1PwEKKYE2dJfNhw/s400/0000000057738-1.jpg)
Tezer Özlü'nün öykülerinin ve kısa yazılarının toplandığı toplam 23 öyküden oluşuyor. Öyküler genel olarak anlatı şeklinde. Kitapta, önceki okuduğum kitapta da farkedilen rahat cinsellik konuları var. Yazarın kendisi hakkında anlattığı deneyimleri, kitabın yazıldığı yıllar düşünüldüğünde oldukça cüretkar.
Günümüzde hatırlamak olarak kullandığımız kelimenin "Ansımak" olarak sıkça kullanılışını gördüm. Bazı bölümlerde dikkatimi çeken bir başka şey ise anlatım dili ve kullanılan bazı günümüz kelimeleri. Sonradan anlıyorum ki Eski Sevgi Bölümünde yer alan; Gökkuşağı, Rotterdam'da, Öğleden Sonra, Stein Alanı'ndaki Postanede, Papaz Kausch, Eski Sevgi isimli öyküler Almanca yazılmış, yazarın ölümünden sonra, Kardeşi Sezer Duru tarafından Türkçeye çevrilmiş.Tezer Özlü'nün hayatını, yaşadıklarını bilmeyen biri için kitap değişik gelebilir. Kitapla birlikte Tezer Özlü'nün de hayatını şöyle kısacık bir inceleyin derim ben.
Kitaptan altı çizili bölümler:
"Bu büyük evde, sabah insanın uyanır uyanmaz karşılaştığı bunaltının insanı ağlatabileceğini düşünmüştüm. ve gece yatmadan önceki korku."
"Oğuz, yanında kaldığı dostlarına aldığından çok daha fazlasını verdi. Dostluk, güleryüz gösterdi onlara. Akıllıca yapılmış şakaları ve bulunmaz kişiliğiyle öylesine yeri doldurulamaz bir insandı ki, onu tanımış, onunla birlikte günler, geceler geçirmiş olmayı, erişilebilecek mutlulukların en büyüklerinden sayıyorum."
"O öldü. Hiçbir şey anlamadım onun ölümünden. Korkmadım da Yalnız evin yüksek katından caddeye bakarken, aşağıda giden cenaze arabasında onun götürüldüğünü biliyordum. Bir kadın beni oyuncaklarla oynamaya zorluyordu. Sanki şimdi bir başkasının ölümünden bir şey anlıyor muyum?
Kendi ölümümden?"
"Uyandığımda kendimi annemin koynunda mı bulacağım?
Yoksa bambaşka bir boşlukta mı?"
"Bir kanepede oturarak öleceğim
ve hiçbir yere kaldıramayacaklar beni
Ölüme giden yol çok uzun
yoruyor beni
hastalık hiçbir şeyi değiştirmedi intihar etmek istedim iyi ettiler
delirdim gene iyi ettiler
artık yapılacak bir şey kalmadı."
"Antalya'nın eski limanı insana hiçbir yeri özletmiyor. Liman insanın tüm özlemlerini dolduruyor ve sanki yaşamının hiçbir kesimini ansıtmıyor."
"Her su yolunun üzerinde bambaşka bir siyasi slogan yazılı. Birçoğunda da 'Fakir babası Demirel', diyor. Gözlerim hiçbir sloganı okumadan geçmiyor. Fakir babaları böyle oldukça yoksullar ordusunun çoğalmasına şaşmıyoruz hiç."
"... Belki de insanların birbirlerine duygularını salt anlatmaları olanaksız. Ben çok açık konuşmaya çalışıyorum. Sonsuz bir bağımsızlık, sonsuz bir özgürlük duyduğum için. Bu duygularım zamanları da, ülkeleri de, kentleri de aşıyor..."
"Belki bir gün kalkacağım. Kucağıma alacağım babamı. Tarlalar üzerinde yürüyebileceğiz. Ve sonra kendimi onunla birlikte gömeceğim."
"Devrimci inançları olan kadınların sert, militan bir dış görünüşe bürünmelerine karşıyım. Kadın, kadın olabilmeli. Bu da kolay değil. Halklara olan sevgisini, insan ancak bireylerle olan ilişkilerinde geliştirebilir. Çok sevmeyen, çok sevişmeyen birini insancıl bile olabileceğine inanmıyorum, diyorum."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder