Bu Blogda Ara

15 Aralık 2019 Pazar

Mavi Yolculuk - Azra Erhat

1950'li, 60'lı yıllarda, ege ve güney illerimizin cennet köşeleri yeni yeni keşfedilirken, bir grup Türk aydını, tarih, coğrafya, edebiyat coşkusu ile yurt gezilerine çıkmışlardı. Sabahattin Eyüboğlu, Halikarnas Balıkçısı gibi edebiyatımıza damgalarını vurmuş bu aydınlar, mavi yolculuk gezilerini, yaşadıkları kentlere döndüklerinde, sanatsal ve düşünsel üretime dönüştürmüşlerdi. Mavi Yolculuk, bu gezileri aksatmadan sürdüren Azra Erhat'ın unutulmaz kitaplarından biridir.
Bence Türk klasikleri arasında sayılabilecek kitaplardandır Mavi Yolculuk. Dönemin yani 1960 ve 70' li yılların fotoğrafını çeken bir anlatıdır. O dönemin yokluk zamanlarında kısıtlı imkanlarla yapılan bu yolculuk aynı zamanda ege ve güney kentlerini, oralardaki tarihi mekanların tarihinin de anlatıldığı bir gezi kitabıdır da.
İlk Mavi yolculukta Kuşadasından Samim Kocagöz'ün ayarladığı Macera adlı tekneyle Gökova, Datça,Kuşadası, Didim, Bodrum, Kaş, 1962'deki yolculukta ise Çanakkale, Edremit, Ayvalık, Akçay, Bozcaada, İmroz anlatılıyor.

1960' lara 70' lere baktığımızda bazı şeylerin ne kadar değiştiğini bazı şeylerin de o yıllardan farkı olmadığını anlamış oluyoruz aslında.

Kitaptan alıntıladığım cümleler de var:

"İnsanlar bu yoksul kıyıları mı seçmişler yerleşmek için, yoksa bu koylar insanlar oraya yerleştikten sonra mı yoksullaşmış, ağacını sürüsünü, insana asıl çıkarı sağlayacak verimini yitirmiş? Gökova'da ormanların yer yer yakıldığını görünce, ikinci şık daha akla yakın geliyordu. Güzelliği korumak, böylece doğanın bütün verilerinden gereğince faydalanmak bir bilgi, bir kültür işidir. Günlük ekmek kaygısı içinde bunalan köylüden bunu beklemek yersiz olur."

"-Nereye gidiyoruz?
-Didyma Tapınağına.
-İlkçağ'dan kalma kutsal yol bu mu?
-Hayır, o Panormos'a, yani Kovela'ya çıkar. O yolun iki kıyısında mermerden aslanlar dikiliymiş, Didyma'da Apollon'un bilicileri vardı ya, bilicilere fal baktırmaya gidenler kutsal yolu yaya yürürlermiş."

"Batı uygarlığının kaynağı Anadolu'dadır, en değerli kalıntıları bizdedir. Bu gerçeği dünyaya yaymak, kafalara yerleştirmek için gösterdiğimiz çabalar yersizdir. Kendimiz yeterince bilmiyor, ilgilenmiyor, uğraşmıyoruz ki başkalarına anlatalım. Didyma'dan faydalanmadıkça, turizmden dem vurmaya dilimiz varmamalı."

"Hipokrat'ın şu sözü dillere destandır: "Hayat kısa, meslek uzun, fırsat kaçıcı, deney aldatıcı, karar güç!"

" 'Gün gelecek bizler artık Bodrum'a uğramak istemeyeceğiz, mavi yolculuk teknesine binmek için bile olsa, yozlaşmış bu kente ayak basmaktan çekineceğiz' demişti Sabahattin Eyüboğlu 1968 sularında"  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder