![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4vikF1BfhmmADI2-QpyJVNjhe1kvpvcdRpN6SGp9OJ-EQnLChjrr3X4vlIXDROt5xnIh_64olA2MFLH9YlgOtYKrSgoN0eyFs8sn6p0uwbCSqzMWuwDXPQCUwxdFbqjuFVwk5qekD7x0/s400/Screenshot+%252842%2529.png)
Aslı Erdoğan' ı düşünerek, sindirerek okumak lazım. Yine her Aslı Erdoğan kitabında olduğu gibi karamsarlığa düşüyorum okurken. Nedense bir giz perdesi, bir karanlık var.
"Hiçbir şey korktuğun kadar kötü değildir, derlerdi, insan soyunu tanımayanlar, acının bir başlangıcı bir de sonu olduğuna inananlar... Hep aşina uçurumların tepesinde dolandıklarından, Korkunç'un sonsuz çemberlerine yakalanmayanlar...
'Eninde sonunda şafak söker, ' derlerdi. Hem geceden başka nerde bekleyebilirdik ki şafağı?"
"Hem 'dünya' dediğin nedir ki, camda beliren bulanık bir imgeden öte! Lekeli, çok lekeli, hiçlik üzerine uzun bir şiir."
"Zaten insanlar demir parmaklıkları içlerindeki karanlık dışarı sızmasın diye icat etmediler mi?"
"İnsan daha ilk çığlığından “insan” olarak doğmaz mı zaten? Ama bunu taşıması güçtür, yalnızca bununla yetinmesi daha da güçtür."
"Öykü anlatma sanatı, korları eşeleme sanatı değil midir bir yanıyla, parmaklarını yakmadan?"
"Paylaşılan ortak bir bilinmezden başka bir şey değildi artık aşk. Belleğin giderek büyüyen sessizliğinde işitip işitmediğine emin olamadığı bir yankı."
"Bir zamanlar birini sevmiştim. Gözlerini bende bırakıp gitti. Bırakacak başka kimsesi olmadığı için. Sevmek... Yüreğin döküp saçtıklarını, bunca karanlığı eşeleye eşeleye bulduğum bir sözcük. Kimse bana "Herkes sevdiğini öldürür" dememişti ki!"
kitaptan aklımda kalan sözler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder