Caudwell, George Thomson ve Gyorgy Lukacs gibi marksist düşünürlerin eleştiri geleneğini sürdürerek benzer sorunlara çağdaş bir yaklaşımla daha büyük bir açıklık kazandırmayı deniyor. Kitapta yer alan 'Sanatın Görevi', 'Sanatın Başlangıcı', 'Sanat ve Kapitalizm', 'Öz ve Biçim', Gerçekliğin Yitirilmesi ve Bulunması' gibi bölümlerde sanatın evrimi başlangıcından günümüze kadar sergilenirken, çeşitli sanatlarla değişik toplum yapıları arasındaki ilişkiler gözden geçiriliyor ve geçmişin daha sağlıklı ve işlevsel sanat yapılarından verilen örneklerle gelecekte sanatların ve sanatçıların topluma nasıl yön verebilecekleri, dünyayı nasıl değiştirebilecekleri gösterilmek isteniyor.
Okuduğum kitaplar hakkında yorumlar, düşünceler,alıntılar içeren kişisel blogum. Mehmet Tekinbaş
Bu Blogda Ara
3 Ocak 2021 Pazar
Sanatın Gerekliliği - Ernst Fischer
Caudwell, George Thomson ve Gyorgy Lukacs gibi marksist düşünürlerin eleştiri geleneğini sürdürerek benzer sorunlara çağdaş bir yaklaşımla daha büyük bir açıklık kazandırmayı deniyor. Kitapta yer alan 'Sanatın Görevi', 'Sanatın Başlangıcı', 'Sanat ve Kapitalizm', 'Öz ve Biçim', Gerçekliğin Yitirilmesi ve Bulunması' gibi bölümlerde sanatın evrimi başlangıcından günümüze kadar sergilenirken, çeşitli sanatlarla değişik toplum yapıları arasındaki ilişkiler gözden geçiriliyor ve geçmişin daha sağlıklı ve işlevsel sanat yapılarından verilen örneklerle gelecekte sanatların ve sanatçıların topluma nasıl yön verebilecekleri, dünyayı nasıl değiştirebilecekleri gösterilmek isteniyor.
30 Aralık 2020 Çarşamba
Ağaçların Özel Hayatı - Alejandro Jambra
"...Dönünce roman bitiyor. Ama dönmediği sürece kitap devam ediyor. Kitap o dönene ya da Julian onun dönmeyeceğine emin olana dek sürüyor. Veronica, Julian'ın, küçük kızı ağaçların özel hayatına dair bir hikaye anlatarak oyaladığı mavi odada değil henüz."
"Tam şu anda, parkın yalnızlığına sığınmış ağaçlar, iki kişinin dostluk işareti olarak kabuğuna isimlerini kazıdıkları bir meşe ağacının talihsizliğinden bahsediyor. Kavak, kimse senin rızan olmadan üzerine bir dövme yapma hakkına sahip değildir, diye atılıyor, baobapsa daha kızgın: Meşe içler acısı bir vandalizmin kurbanı oldu. O insanlar bir cezayı hak ediyor. Onlar hak ettikleri cezayı bulana kadar mücadele etmekten geri durmayacağım. Yakalarından düşmeyecek, yeri, göğü, denizi arşınlayacağım."
"Uyuyan Daniela'ya bakıyor ve kendisini düşünüyor, sekiz yaşında, uyurken. Bu içgüdüsel bir şey; bir kör görünce kendisini kör olarak hayal ediyor, iyi bir şiir okuyunca da kendini o şiirir yazarken ya da kelimelerdeki karanlık seslerin üzerine basa basa, yüksek sesle boşluğa okurken hayal ediyor. Julian sadece görüntülerle ilgileniyor, onları kaydediyor, sonra da unutuyor. Belki de öteden beri kendini görüntüleri takip etmekle sınırladı: karar almadı, ne kaybetti ne de kazandı, sadece belli görüntülerin benliğini sürüklemesine izin verdi ve onları takip etti, korkmadan ya da cesurca davranmadan, ta ki onlara yaklaşana ya da onları söndürene dek."
27 Aralık 2020 Pazar
Kesik Esintiler - Oruç Aruoba
Hic Et Nunc
Şimdi burayayağmur yağsaydı,
dışarıda pus
usul usul girseydi içeriye,
yeniden temizlenerek
ekinler gibi
bitiverseydi yaşamım-
yağmazdı ki-
Er-Geç
Erkendi gittiğimde;
geldiğinde geç.
Kavrulduk birbirimizin içinde,
pınara ulaşamadan.
Savrulduk biribirimizin dışına,
ışığa kavuşmadan.
Derken ay bile battı- geçti;
ama erken güneş gelecekti.
&&&&&&
Geceleri ise, acımasız ve katı
Gözlerini dikince yüksek yıldızlar döşeğime,
Üşüyerek büzülürüm ve görürüm dehşetle,
Kendi yüreğim kendime nasıl yabancı.
Niye ki- (yine başladı)
Gürültü.
Burada -olabilir mi?-
bülbül!
Sus.
&&&&
"Bu gece
biraz önce
yarım bir ay gördüm, bülbül ötünce-
öyle; yarın, ışır mı, biz gidince
bülbül susunca, gül çürüyünce
kapanır, batar, gider mi-
ölür mü; olur mu
bu tümce
biz gidince
bu gece
bitince?"
&&&
"dalgaların yanında yürürken ben
gülümsemenle gelseydin sen
hiçbir şey söylemeden
kendiliğinden —"
21 Aralık 2020 Pazartesi
Katilin Şeyi - Algan Sezgintüredi
Amcanın Düşü - Dostoyevski
Okuma grubunda okuduğumuz bir kitaptı Amcanın Düşü ya da Rüyası. Okuma planımda yoktu ama iyi ki de okumuşum. Eserde yaşlı ve zengin bir prens ve kızını ona vermeye çalışan para peşindeki bir anne ekseninde onun çevresindeki taşralı Rus sosyetesi anlatılıyor. Bol diyaloglu sizi sıkmayacak bir kitap. Dikkatimi çeken bolca Sheakspeare eleştirisi ve dönemin insanlarının Fransız özentisinde olması.
Alıntılara gelince:
"Öylesine güzelsin ki, insan güzelliğine bir krallık feda eder!"
Her şey ölür, her şey, hatta anılar bile!.."
"İçinden gelirse başkasını sev, ölenle ölünmez. Yalnız seyrek de olsa hatırla beni..."
"Evet! Gücü, ünü, nüfusu, her şey bir gecede gitmiş, yok olmuştu. Marya Aleksandrovna, bir daha belini doğrultamayacağını anlıyordu. Çevresinde kurduğu, yıllardır süren baskı düzeni bir daha canlanmamak üzere yıkılıyordu. Ne kalıyordu ona -felsefe yapmak mı? Hayır, felsefe yapmadı o, bütün gece kudurup durdu. Zina'nın şerefi beş paralık olmuştu; bitmez tükenmez dedikodular başlayacaktı...Korkunçtu, korkunç!.."
"Zaten felaket hiçbir zaman tek başına gelmez..."
19 Aralık 2020 Cumartesi
Beyaz Geceler - Dostoyevski
Alıntılarım Beyaz Geceler'den:
18 Aralık 2020 Cuma
Eylül Defterleri - Yılmaz Odabaşı
12 Eylül 1980 darbesi, öncesi ve sonrasında Yılmaz Odabaşı'nın Diyarbakır ve diğer cezaevlerinde, karakolda ve sivil hayatta yaşadıkları kendi ağzından anlatılmış. Yaşananlar o kadar korkunç ki okurken gerilmemeniz mümkün değil. Zor dönemlermiş.
"Çünkü yıllar geçtikçe yaşadıklarımın bir bölümünü unutturdum kendime. Unutmasam yaratacağı yıkımla bazı dengeleri güç kurardım....
Yaşadıklarımın ve tanıklıklarımın bende yaratacağı yıkımları savuşturabilmek için kendimle yıllarca didiştim."