Bu Blogda Ara

8 Haziran 2018 Cuma

Sayılı Gün-Birol TEZCAN

OT Dergisinden yazılarını severek okuduğum, aynı zamanda Behzat Ç. dizisinin senaristi Birol Tezcan'ın birbirinden güzel hapishane, nezarethane öyküleri. Hepsi ayrı ayrı çok etkileyici. İçeride yatanın gözünden, dışarıda kalanın gözünden. En acıklısı da cezaevinde büyüyen çocukların dramı. Bir çırpıda okunup bitirilecek bir kitap olmuş. 

Muhabbet İlk Şarttır Mahpus Olana, Gökyüzü herkesindir, Terörist Ağbi, Meslek Lisesinde Bir Hal Geldi Başıma, Dost Eli Değerde E'yolur yara, Gece Haber Bülteni, İyi Akşamlar mı?, Hesap İşi Hayat, Batan Güneş kitaptaki öykü başlıklarından bazıları. Hepsi ayrı ayrı hayat hikayeleri. Cezaevinin, tutukluluğun, özgürlüğün elinden alınmasının insana verdiği sabrı, olgunluğu, yaşanmışlıkları bu kitaptaki öykülerde bulacaksınız.

Genelde öykülerin bütünü güzel. Tek başına cümleler pek bir anlam ifade etmezken ben kitaptan şu kısımların altını çizmişim.

"Anası "çiçeğim" derdi severken. "Bebeğim" derdi yıkarken. "İpeğim" derdi saçlarını tararken. "Ayağına taş değmesin," derdi okula gönderirken. "Yolunu soysuza düşürme" derdi yolunu gözlerken. "Bana gelsin," derdi öksürürken. Ninni söylerdi uyuturken."

"Grevin bu kadar uzamış olması korkutuyordu Haydar'ı. En büyük korkusu işsiz kalmaktı. Böyle zamanlarda Sevda'sının, karısının söylediğini hatırlardı; 'Dünya kocaman, bir bizim mi karnımızı doyuramayacak? Dünya iyi insanlarla dolu' "  

"İnsan dediğin etten, kemikten. Yeryüzündeki her canlı gibi. Yemek yiyor, su içiyor, tuvalete gidiyor, birbirini seviyor. Bir de nefret ediyor. Niye ediyor hiç aklım ermiyor. Bir de insanın insana zulmüne aklım ermiyor."

"Bir anne düşünün; otuz yıldır evladını göremeyen. Otuz yıl önce alınmış, götürülmüş, evladını bıkmadan, usanmadan bekleyen bir anne. ''Evladımın kemiklerini almadan ölmeyeceğim,'' diyen bir anne düşünün. Daha da ileri gidip bu annenin otuz yıldır evinin duvarlarını boyamadığını düşünün. Evinin eşyalarını değiştirmeğini; evladı geldiğinde yabancılık çekmesin diye."

"İçimde bomboş bir yer var sanki. O boşluk, yumruk olmuş, kalbime kalbime vuruyor. Sonra yukarı çıkıp boğazıma oturuyor. Orada duruyor öylece. Ben yürüyorum… Yürüyorum.. Yürüyorum.. Ne boşluk gidiyor, ne de yumruk… "

"Sanat… Böyledir işte. İcra edildiği anda bir faydası yoktur. Ama sonradan insana sonsuz pencereler açar. Hayata birçok açıdan bakmanı sağlar."

"Oysa insanı sevdikleri toprağa vermeli…"

"İnsanlar başına gelmediği sürece, adaletin ne olduğunu bilmezler."


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder