Bu Blogda Ara

9 Ekim 2020 Cuma

Boğulmamak İçin - George Orwell

1984 ve Hayvan Çiftliğinden sonra okuduğum üçüncü George Orwell kitabı Boğulmamak İçin. 1984' e göre daha anlaşılır bir kitap. Küçük bir İngiltere kasabasında doğmuş ve 1. Dünya Savaşı başlayana kadar 21 yıl burada yaşamış bir taşralı gencin, savaşla birlikte değişen hayatı anlatılıyor. Yıllar sonra doğduğu kasabaya giden ve orada eskiye dair umduğu şeyleri bulamayan George Bowling'in hikayesi. George Orwell romanlarında rastladığımız özellikleri barındıran kitap başlarda sıkan sonraları akan bir görüntü sunuyor. Konu basit ama her zamanki gibi arkasında saklanan anlamlar karmaşık ve düşünmeye değer.
Alıntılara gelince:

"Geçmiş tuhaf şey. Hep yanınızda taşıyorsunuz. Bana öyle geliyor ki on, yirmi yıl önce olmuş şeyleri düşünmeden geçirdiğiniz bir saat bile yoktur; ama yine de çoğu zaman geçmişin, bir tarih kitabındaki bir sürü bilgi gibi, öğrendiğiniz bir olgular kümesinden ibaret kalması dışında bir gerçekliği olmuyor. Derken rastgele bir görüntü  ses veya koku ama özellikle de koku sizi bir anda alıp götürüyor ve o zaman da geçmişi hatırlamakla kalmıyor, içine giriyorsunuz."


"....bir tür ilaçtı Kutsal Kitap, yutmanız gereken bir şekilde gerekli olduğunu bildiğiniz acayip bir tadı olan bir şeydi."

"Savaş çıkmasaydı ben ne olurdum? Bilmiyorum ama şu an olduğumdan farklı biri olacağım kesin. Savaş eğer sizi öldürmüyorsa düşündürmeye başlaması kaçınılmazdı. O tarif edilmez aptalca kargaşadan sonra kimse toplumu piramitler gibi ebedi ve tartışılmaz bir varlık olarak göremezdi. Toplumun sabun köpüğü gibi olduğunu artık herkes biliyordu."

"Balık tutmayla ilgili en iyi anılarımın asla yakalayamadıklarım hakkında olduğunu söylemiştim."

"Ayağımı gaza iyice bastım. Aşağı Binfield'e gitmenin düşüncesi bile iyi gelmişti. Nasıl bir duyguya kapıldığımı tahmin edersiniz. Boğulmamak için su yüzüne çıkıyordum! ..Bir çöp kutusunun dibinde boğuluyoruz hepimiz; ama ben yüze çıkmanın yolunu bulmuştum. Aşağı Binfield' e dönüyordum." 

"Bir insanın kalbi durunca öldüğünü söyleriz.Belki insan asıl beyni durunca ölüyor, yeni bir düşünceyi idrak etme gücünü yitirince."

"Savaş eğer sizi öldürmüyorsa düşündürmeye başlaması kaçınılmazdı.O tarif edilmez aptalca kargaşadan sonra kimse toplumu piramitler gibi ebedî ve tartışılmaz bir varlık olarak göremezdi.Toplumun sabun köpüğü gibi olduğunu artık herkes biliyordu."

"Savaş insanların başına olmayacak şeyler getiriyordu.Ve asıl sıra dışı olan şey onun insanları nasıl öldürdüğünden çok,onları bazen nasıl öldürmediğiydi."

"Ben çocukken her gölet ve derede balık olurdu. Şimdi göletlerin hepsi kurudu, dereler de kimyasallarla zehirlenmediyse bile paslı teneke kutuları ve motosiklet lastikleriyle doldu."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder