Bu Blogda Ara

7 Ekim 2020 Çarşamba

Elif'in Öküzü ya da Sürprizler Kitabı - Sevan Nişanyan

Sevan Nişanyan sevdiğim yazarlardan Türk olmamasına rağmen Türkçe kelimelerle güzel oynuyor ve Türkçe kelimelerin kökenine ve birbirleri ile olan ilgisine ya da ilgisizliğine çok güzel değiniyor. Etimolojiye meraklı olanların çok ilgisini çekecek bir kitap. Kelimelerin kökenleri üzerine çok ilginç bilgiler içeriyor. Kesinlikle sıkıcı değil. Kitapta birbiriyle alakasız gibi görünen iki kelimenin aynı kökten türeyişi anlatılıyor. 

Çok alıntı var:

"Alfabeyi bundan 3000 küsür yıl önce Fenikeliler icat etmiş. Öküz anlamına gelen alep a olmuş, ev anlamına gelen bet b, cirit sopası anlamına gelen gmel g, kapı anlamına gelen dalıt d olmuş."

"Eski Yunancada kadın anlamına gelen sözcük gyne veya gynaike. Örneğin "kadın hastalıkları uzmanlığı" anlamına gelen gynecologie sözcüğünün Fransızca telaffuzu jinekoloji."

"Sivri külahlı kahverengi cübbe giyen Fransisken rahiplerine verilen capuccino lakabı İtalyanca capuccio'dan türemiş. Espresso kahvenin üzerine sivri külah şeklinde krema oturtarak yapılan kapuçino sanırım İtalya'da 1945'ten sonra üretilmiş saygısızca bir benzetme."

"Diş-temizler anlamında cure-dent (kürdan) ile rahim içinin kazınarak temizlenmesi anlamında curetage (kürtaj) "cure" fiilinin türevleri."

"Chauffeur ya da "ısıtıcı" eskiden buharlı trenlerde ocağa kömür atan ateşçinin adı iken, benzin motorlu otomobilin icadından sonra bu cehennem aletini kullanan kişilerin lakabı olmuş. Türkçesi şöfer değil şoför.

"Çeyrek... Rahmetli anneannemin "çaryek" diye söylediği bu kelime Farsça çar ve yak sözcüklerinden oluşuyor. Düpedüz "dört bir" veya dörtte bir demek."

"Eskiler seks deyince birleşmeyi değil daha çok ayrışmayı anlarmış. Latince sexus'tan kastedilen şey de pek sex on the beach değil, insanların kadın ve erkek olarak iki cinse ayrılması."

"Eski İbrani peygamberler kıyametten bir süre önce gelip günahkarı günahsızdan ayıracak olan büyük peygamberi "yağla ovulmuş" anlamında İbranice "masiyah" adıyla anmışlar."

"Farsça çâr: dört. (4) Mesela çeyrek. Çâr ve yek sözcüklerinden oluşuyor. "Dörtte bir" demek. Çarşamba (çârşanba), dördüncü gün anlamına geliyor. Çerçeve (çârçûbe), dört çubuk demek. Çarşı (çârsû) ise dört kenar. Ticari amaçla kullanılan büyük dikdörtgen açık alana çârsû deniyor."

"Türk dili nedense bu cins kelimeleri hep dışarıdan ithal etmiş. Haydut Macarca, çete Sıpça, şaki/eşkiya Arapça, terorist Fransızca, mafya İtalyanca, gangster Amerikanca, desperado İspanyolcadan alınma Amerikanca. Yerlisi hiç yok muymuş diye insan merak ediyor."

"17. yüzyılda "altın ve gümüşün saflığını sınamak" anlamında İngilizce "to test" fiiline rastlıyoruz. Bir süre sonra değerli metaller dışındaki şeyler de test edilir olmuş... "Test tipi sınav" deyimi aslında sınav tipi sınav anlamına geliyor."

"Bir kere sevdanın sevmekle, sevgiyle alakası yok. Arapça "sawda" kara safranın bir adı. Fransızcası melankoli: Ibni Sina ekolünden hekimlerin insanı kara kara düşüncelere sevk ettiğini söyledikleri bir vücut salgısı."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder